Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 08.01.2025
(Bu genel başlık altında önceki yazımızda ‘1. Siyasal saldırılar. 2. Ekonomik saldırılar. 3. Silahlı saldırılar’ başlıklarına değinmiş, önemi nedeniyle ‘4. Teolojik saldırılar’ başlığımızı ayrı bir yazıda ele alacağımızı belirtmiştik.)
İslam dünyasına, çok yönlü Haçlı saldırılarının tarihi çok eskilere gitmektedir. Günümüz Haçlılarının, ellerindeki uydurulmuş Tevrat’ın yanına ekledikleri pagan Roma inançlarının yeni kabuğa bürünmüş ifadesi ve Pavlus’un mektupları çerçevesinde yeniden biçimlenen Hristiyanlıkla ulaşmak istedikleri temel bazı amaçları şunlardır: Misyonerlik çalışmalarıyla,
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 02.01.2025
SAYIN YOLCULARIMIZ!
Antalya’da yapılan bir toplantıya katılmışlardı. Konu, ‘İslam’ın kadınlara verdiği haklar, aile ve sorumluluklar’ idi. Ülkedeki farklı ilahiyat fakültelerinden gelen tamamı erkek hocalar, bu konuda yaptıkları konuşmalarla konuyu açıkladıklarını; son dönemde gücü ve eleştirileri artan feminist hareketin eleştirilerine ve Müslüman kadınların pek de yüksek sesle olmayan sorgulamalarına cevap verdiklerini düşünüyorlardı. Bunların çoğu, kendileri bir konuda konuşunca herkesin ‘A öyle mi? Peki, tamam öyleyse.’ diyeceğini düşünüyor; önceki kuşakta görülmeyen sert eleştirilerden -yaşları gereği- pek de haberdar olmadıklarından her konuya açıklık getirdiklerini düşünüyorlardı. ‘Kadının yöneticiliği, hâkim ve savcılığı, şahitliği, miras hakkı, nasıl yoluculuk yapabileceğinin ayrıntıları gibi’ bir sürü önemli(!) konuda önceki söylenenler, yeni sözcüklerle yeniden sunulmuştu bu toplantıda da. Çoğu eşleriyle gelen hocaların bir kısmı özel araçlarıyla gelmişlerdi, bir kısmı uçakla. Dönerken de büyük kısmı, Ankara üzerinden aktarma yaparak döneceklerdi. Bunlar, havaalanına gelmiş, Ankara uçağına binmiş, uçağın kalkmasını bekliyorlardı. Saat geldi, hareket edileceği anlaşıldı ve uçağın içinde pilotun duyurusu duyuldu:
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 13.11.2024
Yahya Sinvar’ın şehadeti gölgesinde, İsrail Terörü ve Çağdaş Haçlı Savaşlarının yöntemleri
İsrail, İslam coğrafyasının kalbinde kök salmaya çalışan zehirli bir sarmaşıktır. Kesinlikle sökülüp atılmalıdır. Bu zehirli sarmaşık, İslam coğrafyasının kalbinde olduğu sürece, dünyanın şer ekseni olan Fransa, İngiltere, Almanya, ABD vb. gelişmiş silah tüccarı olan tüm emperyalist -yani geçmişte bizimle Haçlı savaşları yapan- devletlerin bugünkü yöneticileri, bölgede kan dökmeyi, fitne fesat çıkarmayı sürdüreceklerdir.
İsrail, emperyalist Batı’nın İslam coğrafyasındaki merkez kolonisidir: Emperyalist ülkelerin, İslam coğrafyalarında kendilerine bağlı müstemleke devletçikler oluşturarak buraları sömürmeleri kendilerine yetmemiştir. Buna ek olarak bölge ülkelerinde en fazla ‘sömürge valisi’ konumunda olan yöneticilerin başında sallanan bir ‘Demokles’in kılıcı’ görevi yapan bir ülkeyi gerekli görmüşlerdir ki bu da İsrail’dir. Bölgedeki Müslüman ülkelerden gizlenmeyen bu durum, ABD Başkanı Joe Biden tarafından: ‘Eğer İsrail olmasaydı, onu icat etmemiz gerekirdi.’ diyerek açıklamıştır.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 29.10.2024
Günlerdir, haftalardır çocuk cinayetleriyle gündemimiz doldu. Gün geçmiyor ki bizi dehşete düşüren yeni bir olay ekranları kaplayıp gündem olmasın. Bir taraftan bitmeyen Yahudi saldırganlığı karşısındaki dehşetimiz son sınırına gelmişken diğer yandan ülke içinde vahşetin çukurunda yaşayanlar eliyle gerçekleştirilen çocuk cinayetleri, kadın cinayetleri ve gündemden düşmeyen sapkınlıklar karşısında, millet olarak duygularımız etkileniyor; mutsuzlaşıyor, her şeye ve herkese karşı güvensizleşiyoruz. Neredeyse gülümsemeyi unuttuk. Millet olarak üzerimizde bir mutsuzluk ve gerginlik var. Hayatımızın Yaratana minnet duyulup şükredilecek yanlarını göremez olduk. İşte bu nedenle bu yazımda tanık olduğum veya dinlediğim iç ısıtan olaylardan örnek vermek istiyorum. Çünkü biz, ekranlardan -belki de bile isteye- düşürülmeyen iğrençliklerin yaşanmasının doğal olduğu bir toplum değiliz. Tersine tüm bu azgınlıkların, -tıpkı kangren olmuş bir parmağı yanlış merhamet duygusuyla kesmeyip bedende bırakmak gibi- suçlulara gereken cezaların verilmemesi ya da yetersiz ceza verilmesi nedeniyle ortaya çıktığını ve arttığını düşünmekteyiz. Bu yazıda vereceğim örnek olay ve durumlarla ‘Biz işte buyuz!’ demek istiyorum. Buyurun toplumumuzda yaşanan güzel olay ve durumları birlikte okuyalım:
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 20.10.2024
Filistin topraklarının işgali sürerken Gazze’yi yıkıp yok etmek için kara harekâtı başlatacağını söylediğinde Netanyahu, (10/2023) Hristiyan Batı’nın desteğini artırmak için şunları söyledi:
"Bizler ışığın insanlarıyız, onlar karanlığın insanları ve ışık karanlığa karşı zafer kazanacaktır… (Savaşımız) şer ekseniyle özgürlük ve ilerleme ekseni arasındaki bir mücadeledir. Yeşaya'nın kehanetini gerçekleştireceğiz. '‘Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık…’ (Yeşaya 60/18).” Birlikte savaşacağız, birlikte kazanacağız.’
Yahudi yönetiminin üst kesiminde yer alanlarının sık sık Tevrat uydurmalarına işaret ederek mevcut durumu değerlendirmeleri ve bundan sonra olacak olanlara işaret etmeleri, kurgulanmış ve bugün bilimsel açıdan pek çok uydurmayı barındırdığı kabul edilen Tevrat’ın kehanetlerine inanmaları nedeniyledir. İşte bu nedenle Yahudi katil Netanyahu, Gazze’yi bombalatıp kadın-çocuk-genç-yaşlı binlerce masumu katleden sapkınlığını işlerken ‘Yeşaya’nın kehaneti gerçekleşecek’ diyerek Tevrat’a atıfta bulunmuş, yaptığı işin Tanrı’nın vahyine uygun olduğunu Yahudilere ve özellikle Hristiyanlara hatırlatmak(!) istemiştir. Netanyahu neden özellikle Yeşaya’nın kehanetlerinden söz etmektedir? Çünkü Hristiyanların kanonik dört İncil’inde Yeşaya’dan 4-5 kere bahsedilir. Bu nedenle Yeşaya, Hristiyanların üç mezhebinde de çok makbuldür. (Hristiyanlar Tevrat’a/Eski Ahit’e ve Hz. Musa’ya inanır ancak Yahudiler, İncillere/Yeni Ahit’e ve Hz. İsa’ya inanmazlar.)
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 03.10.2024
Kur’an’da pek çok yerde ‘el-arz’ sözcüğü geçmekte ve bu sözcük geçtiği ayetlerde, genel olarak yeryüzü, yaşanmakta olan ülke, bölge, toprak gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Günümüzde de Yahudiler İbranicede 'toprak' kelimesi karşılığı olarak ‘mediyna ve erets’ sözcüklerini kullanmaktadırlar. Erets, ‘arz’ sözcüğünün karşılığıdır.
Kur’an’dan ‘arz’ sözcüğüne örnekler: ‘Yeryüzünü/ الْاَرْضَ iki evrede yaratanı inkâr edip ona başkalarını mı ortak koşuyorsunuz? … Orada bereketler yarattı (/bareke fiha) ve gereksinimi karşılayacak gıdaları dört evrede takdir etti.’ (Fussilet 41/9,10) Bu ayette ‘el-arz/ الْاَرْضِ’ sözcüğü yeryüzü karşılığı kullanılmakta, bareke fiha/ وَبَارَكَ ف۪يهَا tamlamasıyla yeryüzünün tarım ve hayvancılık yapılarak yaşanabilecek her yerine işaret edilmektedir. ‘Biz ise bu ülkede /الْاَرْضَ güçsüz bırakılanlara nimetler vermeyi, onları öncüler kılmayı ve varisler yapmayı istiyorduk.’ (Kasas 28/5). Bu ayette ‘el-arz/ الْاَرْضِ’ sözcüğü, Yahudilerin Firavun yönetimde yaşadıkları dönemdeki Mısır’dır. ‘Onlara, “Yaşadığınız bu yerde/ الْاَرْضَ bozgunculuk yapmayın!” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edici kimseleriz” derler.’ (Bakara 2/11). Bu ayette ‘el-arz/ الْاَرْضِ’ sözcüğü, Yahudilerin Hz. Muhammed döneminde yaşamakta oldukları Medine’dir. ‘Gerçekten biz, Zikir’den sonra Zebur’da şöyle yazmıştık: ‘Muhakkak ki bu yurda / الْاَرْضِ iyi kullarım varis olacaktır.’ (Enbiya 21/105) Bu ayette ‘el-Arz/ الْاَرْضَ sözcüğü, bağlamına göre kıyamet sonrası iyilerin yaşayacağı yer olan cennettir.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 27.09.2024
Doksan yaşını aşmış, ak sakalı ak saçlarına karışmış ‘Sakallı’ diye anılan yaşlı adam, kendi elleriyle dikip yıllardır bakıp büyüttüğü bağının en üstteki bölümündeydi. Tüm çocukları, çocuklarının eşleri, torunlarının büyük bir kısmı hatta torununun çocuklarından birkaçı da bayram nedeniyle yanına gelmişlerdi. Yedi çocuğu, onların eşleri, yirmi torun ve torunların bazılarının çocukları. Bayramın ikinci gün öğleden sonra yaşı çok ilerlediği için diz ağrısı nedeniyle eskisi gibi her yere gidemeyen karısı, çocuklarına, torunlarına ‘‘Yarın gideceksiniz madem bugün bağa gidelim de hepiniz birer sepet üzüm kesin.’ demişti. Sakallı ve karısı da onlarla gelmişlerdi bağa.
Sakallı, yıllar önce bağa sınır olması amacıyla diktiği birkaç badem ağacını inceledi. İyi durumdalardı, çocukların hepsine paylaştıracak kadar badem vardı. Sonra iğde ağacına baktı, o da çok iyiydi, ardından diğer ağaçlara, üzüm kütüklerine baktı. İyi bakıldığından, yağmur da vaktinde iyi yağdığından hepsi de çok iyiydi. Yıllardır nerede hangi üzümü sevmiş, beğenmişse çubuğunu dikip yetiştirdiği bağda neredeyse her cinsten üzüm vardı. Kimi erken olgunlaşır, kimi daha sonra, kimi de iyice mevsim sonunda.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 04.09.2024
YAHUDİLERİN SEÇİLMİŞLİK ALGISI: ‘Ve şimdi eğer gerçekten sözümü dinler ve ahdimi tutarsanız bana bütün kavimlerden has kavim olacaksınız çünkü bütün dünya benimdir (5). Ve siz bana kâhinler melekûtu ve mukaddes bir topluluk olacaksınız. Senin İsrail oğullarına söyleyeceğin sözler bunlardır (6).’ (Çıkış 19/5,6); ‘Bugün sana emretmekte olduğum Allah’ın Rabbin bütün emirlerini tutup yapmak için onun sözünü iyice dinlersen Allah’ın Rab, dünyanın bütün milletlerine seni üstün kılacaktır.’ (Tesniye 28/1), ‘Ve eğer bugün sana emretmekte olduğum Allah’ın Rabbin emirlerini tutmak ve yapmak için onları dinlersen (13) ve başka ilahlara kulluk etmek için onların ardınca yürümek üzere bugün sana emretmekte olduğum bütün sözlerden sağa sola sapmazsan, Rab seni kuyruk değil baş edecek; ve ancak üstün olacaksın ve alt olmayacaksın (14)’ (Tesniye 28/13, 14). Yahudiler, Hz. Musa’dan yaklaşık bin yıl sonra Babil sürgünü dönüşü, Filistin’de Azra öncülüğünde derleyerek oluşturdukları Tevrat’taki bu ve benzeri sözler gereği kendilerinin Tanrının seçilmiş kavmi olduklarına inanırlar. Yukarıdaki cümleler şartlı bir duruma işaret ettiği halde onlar bu şartları görmezden gelmektedirler.