Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 04.02.2025
Dedin ki: ‘Gün ışıtır, bağlatmaz karaları’
Ben baktım gökyüzünde ne gün ne de ay vardı
Her günün doğuşunda gönlümün yaraları
Kanarken kutlu bir el öz merhemiyle sardı.
Okuduğum ne varsa uğraştım anlamaya
Beynimin doğumunda zordu çektiğim sancı
Kavrulup ışık oldum gündüz gün, gece aya
Herkesin harcı değil çektiğim büyük acı.
Önümü göremeden yürüdüğüm yollarda
Kuşku nedir bilmedim, arkama hiç bakmadım.
Yine tut, dirilt beni gâh yaylada gâh yarda
Kaç ateş denizinden geçtim asla korkmadım.
Kendimden saklanırken içimdeki kucakta
Düşünceler güreşti, yordu, tüketti beni
Nereye bağlandığı bilinmez salıncakta
Bazen aklım, fikrim de yolda kaybetti beni.
Salınırken evrenin bir ucundan ucuna
Arıyordum kaybolan beni kendi içimde
Rast gelmedim kimsenin elmastan sorgucuna
Mevsimler boyu süren sürgün yürek göçümde.
‘Kendimi anlatmadan biri beni anlasın!’
Derken donmuş yıllarım tabur tabur dizildi
Bırak beni kör duman, ışıklarım parlasın
Şaşırma hiç kaderim gün ve ayla çizildi.
Umudun ellerinden tutunca bırakmadım
Sardım kırıklarımı, saçlarımı okşadım
Hem öksüz hem yetimdim ama ağıt yakmadım
Demedim ki: ‘Hayatı üç talakla boşadım.’
Ruhuma ‘Ninni’ deyip beşiklerde sallarken
Sessiz türkülerimi kendime söylüyorum.
Bu son dilekçemi de Yaratan’a yollarken
Güçsüzlüğümü bilip mucize bekliyorum.