Ayten DURMUŞ, hertaraf.com
24.03.2020
Ne olduğunu anlayamadan çok kısa bir süre içerisinde evlere kapandık. Devlet görevlileri tarafından, mümkün olduğu kadar dışarı çıkmamaya davet ediliyoruz. Bunu kendimiz için yapmasak da başkaları için yapmak zorunda olduğumuz bize sürekli telkin ediliyor. Korkuyoruz insanlara bir zararımızın dokunmasından ve söyleneni yerine getirmeye çalışıyoruz.
Evdeyiz. Televizyonlar karşısındayız. Tüm kanallar, ‘koronavirüs’ denilen ne olduğunu yeterince anlamadığımız, toplumsal ve küresel bir tehdide karşı ne yapacağımız konusunda yayın yapıyor. Ülke gündeminde ve haber saatlerinde bu konu bir anda tüm konuları gündemden düşürecek kadar öne geçti.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 20.03.2020
‘GERÇEK’ten söz edenler şöyle dediler bize:
‘Her insan aynanızdır.’ Biz de duyduk, inandık.
Kişi her ne yaparsa yaparmış kendisine
Hak mekânı her gönlü, gönlümüzle kuşattık.
Sen kapattın kapını, kapanacak her kapın
İçinizi yangınlar, depremler kuşatacak.
Öldürür hepinizi yoksuldan her çaldığın
Yaşamak bizde neydi: Merhametle paylaşmak!
Açlıktan solgun yüzler tiksindirirken sizi
Tiksinecek sizden de o görünmez varlıklar
Arayıp bulacaklar her yerde hepinizi
Yakacak ruhunuzu görünmez kıvılcımlar
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 27.02.2020
Dilin en temel amacı kişiler arası anlaşmayı sağlayabilmektir. Konuşmak ve yazmaktan ana gaye de anlaşılmaktır. Bir dil bu ihtiyaca cevap verdiği, bu amaç doğrultusunda kullanıldığı ölçüde gelişir, zenginleşir, güçlenir.
Her şeyin insana hizmet için var kılındığı bir dünyada, dilin kullanımı da bundan vareste değildir. Bu nedenle hem yazılı hem de sözlü anlatım da dilin doğru kullanımı üzerinde durmamız gerekiyor. Çünkü insan için anlaşmak önemlidir. Ancak bazen yazan ve konuşan kişilerin bu eylemlerinin anlaşılma dışında başka amaçları da olabiliyor. Bu durum okuyan-yazan herkesin bildiği bir gerçektir.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 04.03.2020
Üç kıta, üç denizde ben bir vatan kurdumdu
Büyük bir davam vardı, yer-gök sanki ordumdu
Güneş batmayan eller hani benim yurdumdu
Haçlı eller kırılsın, gelir vuslat zamanı
Kederden kan ağlama ey ceddimin vatanı!
Secdesiz kaldığından, kırgın Tuna boyları
N’ettin üstünde şehit paşaları, beyleri?
Kanımızdan demlenmiş nazlı akar çayları
Hasretten kıvrılamaz dağlarında dumanı
Kederden kan ağlama ey ceddimin vatanı!
Davamın uç beyliği, güzel ve özel Bosna
Zor gününde yiğitler göndermedik mi sana?
Toprağında çığlıklar sığmadı da cihana
Şehitlerle imdada çağırdın Yaratan’ı
Kederden kan ağlama ey ceddimin vatanı!
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 11.02.2020
Danışmak; bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, baş vurmak demektir. Bu kelime dilimizde, anlamını zenginleştirerek binlerce yıldır kullanılmaktadır (*). Bu kullanım çerçevesinde Arapçadan dilimize geçen ‘istişare, şûra, müşavere, meşveret’ kelimelerini ele alanlar, sözlerinin bir yerinde ‘Danışan dağlar aşmış, danışmayan yolda şaşmış.’, ‘Akıl akıldan üstündür.’ diyerek sözlerini süsler ve daha anlaşılır kılmak isterler. Bunun ardından ister ‘ortak akıl’ denilsin ister başka bir tanım yapılsın, düşüncelere, inançlara ve kişilerin konumlarına göre herkesin vereceği örnekler gelir. Çünkü danışarak eylemde bulunmak her yer ve her zamanda, doğru ve güzel bulunmuştur.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 23.01.2020
Gül kokulu vatanım! Gül kokun kana batmış
Gülünü el koparmış, dikenin cana batmış
Tükenmiş tüm nefesin hainlerin elinden
‘Yaşananı yaz’ desem, kan damlar kaleminden.
İşbirlikçi anlaşmış nerde düşmanın varsa
Toplanıp tüm hainler dört bir yandan sararsa
Çırpınırken ey yurdum işin çok zor bilirim
Çağır beni imdada nerde olsam gelirim.
Hadi anlat göz nurum bütün acılarını
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 01.01.2020
Osmanlı Türkçemizde kullanılan ‘münevver-i nakısa’ şeklinde bir sıfat tamlaması var. Bu tamlamayla ‘resmî öğrenim’ini tamamlamış fakat sonrasında ‘tecrübe, tefekkür, bilgi ve görgü artırma’ yöntemleriyle ömür boyu sürmesi gereken kendini eğitme ve terbiye etme sürecine geçiş yapamamış kişiler kast edilir.
Ey benim kan gölüne dönen şanlı coğrafyam
Bu taksimi kim yaptı, payına düşmüş akşam.
Ey ceddimin canından daha kıymetli yurdu
Nerede cihadının aslanlarıyla kurdu?
Bir kâbus mu gördüğüm yoksa korku filmi mi?
Bu Kudüs, Şam, Kahire, Mekke bizim değil mi?