Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 13.11.2024
Yahya Sinvar’ın şehadeti gölgesinde, İsrail Terörü ve Çağdaş Haçlı Savaşlarının yöntemleri
İsrail, İslam coğrafyasının kalbinde kök salmaya çalışan zehirli bir sarmaşıktır. Kesinlikle sökülüp atılmalıdır. Bu zehirli sarmaşık, İslam coğrafyasının kalbinde olduğu sürece, dünyanın şer ekseni olan Fransa, İngiltere, Almanya, ABD vb. gelişmiş silah tüccarı olan tüm emperyalist -yani geçmişte bizimle Haçlı savaşları yapan- devletlerin bugünkü yöneticileri, bölgede kan dökmeyi, fitne fesat çıkarmayı sürdüreceklerdir.
İsrail, emperyalist Batı’nın İslam coğrafyasındaki merkez kolonisidir: Emperyalist ülkelerin, İslam coğrafyalarında kendilerine bağlı müstemleke devletçikler oluşturarak buraları sömürmeleri kendilerine yetmemiştir. Buna ek olarak bölge ülkelerinde en fazla ‘sömürge valisi’ konumunda olan yöneticilerin başında sallanan bir ‘Demokles’in kılıcı’ görevi yapan bir ülkeyi gerekli görmüşlerdir ki bu da İsrail’dir. Bölgedeki Müslüman ülkelerden gizlenmeyen bu durum, ABD Başkanı Joe Biden tarafından: ‘Eğer İsrail olmasaydı, onu icat etmemiz gerekirdi.’ diyerek açıklamıştır.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 29.10.2024
Günlerdir, haftalardır çocuk cinayetleriyle gündemimiz doldu. Gün geçmiyor ki bizi dehşete düşüren yeni bir olay ekranları kaplayıp gündem olmasın. Bir taraftan bitmeyen Yahudi saldırganlığı karşısındaki dehşetimiz son sınırına gelmişken diğer yandan ülke içinde vahşetin çukurunda yaşayanlar eliyle gerçekleştirilen çocuk cinayetleri, kadın cinayetleri ve gündemden düşmeyen sapkınlıklar karşısında, millet olarak duygularımız etkileniyor; mutsuzlaşıyor, her şeye ve herkese karşı güvensizleşiyoruz. Neredeyse gülümsemeyi unuttuk. Millet olarak üzerimizde bir mutsuzluk ve gerginlik var. Hayatımızın Yaratana minnet duyulup şükredilecek yanlarını göremez olduk. İşte bu nedenle bu yazımda tanık olduğum veya dinlediğim iç ısıtan olaylardan örnek vermek istiyorum. Çünkü biz, ekranlardan -belki de bile isteye- düşürülmeyen iğrençliklerin yaşanmasının doğal olduğu bir toplum değiliz. Tersine tüm bu azgınlıkların, -tıpkı kangren olmuş bir parmağı yanlış merhamet duygusuyla kesmeyip bedende bırakmak gibi- suçlulara gereken cezaların verilmemesi ya da yetersiz ceza verilmesi nedeniyle ortaya çıktığını ve arttığını düşünmekteyiz. Bu yazıda vereceğim örnek olay ve durumlarla ‘Biz işte buyuz!’ demek istiyorum. Buyurun toplumumuzda yaşanan güzel olay ve durumları birlikte okuyalım:
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 20.10.2024
Filistin topraklarının işgali sürerken Gazze’yi yıkıp yok etmek için kara harekâtı başlatacağını söylediğinde Netanyahu, (10/2023) Hristiyan Batı’nın desteğini artırmak için şunları söyledi:
"Bizler ışığın insanlarıyız, onlar karanlığın insanları ve ışık karanlığa karşı zafer kazanacaktır… (Savaşımız) şer ekseniyle özgürlük ve ilerleme ekseni arasındaki bir mücadeledir. Yeşaya'nın kehanetini gerçekleştireceğiz. '‘Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık…’ (Yeşaya 60/18).” Birlikte savaşacağız, birlikte kazanacağız.’
Yahudi yönetiminin üst kesiminde yer alanlarının sık sık Tevrat uydurmalarına işaret ederek mevcut durumu değerlendirmeleri ve bundan sonra olacak olanlara işaret etmeleri, kurgulanmış ve bugün bilimsel açıdan pek çok uydurmayı barındırdığı kabul edilen Tevrat’ın kehanetlerine inanmaları nedeniyledir. İşte bu nedenle Yahudi katil Netanyahu, Gazze’yi bombalatıp kadın-çocuk-genç-yaşlı binlerce masumu katleden sapkınlığını işlerken ‘Yeşaya’nın kehaneti gerçekleşecek’ diyerek Tevrat’a atıfta bulunmuş, yaptığı işin Tanrı’nın vahyine uygun olduğunu Yahudilere ve özellikle Hristiyanlara hatırlatmak(!) istemiştir. Netanyahu neden özellikle Yeşaya’nın kehanetlerinden söz etmektedir? Çünkü Hristiyanların kanonik dört İncil’inde Yeşaya’dan 4-5 kere bahsedilir. Bu nedenle Yeşaya, Hristiyanların üç mezhebinde de çok makbuldür. (Hristiyanlar Tevrat’a/Eski Ahit’e ve Hz. Musa’ya inanır ancak Yahudiler, İncillere/Yeni Ahit’e ve Hz. İsa’ya inanmazlar.)
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 03.10.2024
Kur’an’da pek çok yerde ‘el-arz’ sözcüğü geçmekte ve bu sözcük geçtiği ayetlerde, genel olarak yeryüzü, yaşanmakta olan ülke, bölge, toprak gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Günümüzde de Yahudiler İbranicede 'toprak' kelimesi karşılığı olarak ‘mediyna ve erets’ sözcüklerini kullanmaktadırlar. Erets, ‘arz’ sözcüğünün karşılığıdır.
Kur’an’dan ‘arz’ sözcüğüne örnekler: ‘Yeryüzünü/ الْاَرْضَ iki evrede yaratanı inkâr edip ona başkalarını mı ortak koşuyorsunuz? … Orada bereketler yarattı (/bareke fiha) ve gereksinimi karşılayacak gıdaları dört evrede takdir etti.’ (Fussilet 41/9,10) Bu ayette ‘el-arz/ الْاَرْضِ’ sözcüğü yeryüzü karşılığı kullanılmakta, bareke fiha/ وَبَارَكَ ف۪يهَا tamlamasıyla yeryüzünün tarım ve hayvancılık yapılarak yaşanabilecek her yerine işaret edilmektedir. ‘Biz ise bu ülkede /الْاَرْضَ güçsüz bırakılanlara nimetler vermeyi, onları öncüler kılmayı ve varisler yapmayı istiyorduk.’ (Kasas 28/5). Bu ayette ‘el-arz/ الْاَرْضِ’ sözcüğü, Yahudilerin Firavun yönetimde yaşadıkları dönemdeki Mısır’dır. ‘Onlara, “Yaşadığınız bu yerde/ الْاَرْضَ bozgunculuk yapmayın!” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edici kimseleriz” derler.’ (Bakara 2/11). Bu ayette ‘el-arz/ الْاَرْضِ’ sözcüğü, Yahudilerin Hz. Muhammed döneminde yaşamakta oldukları Medine’dir. ‘Gerçekten biz, Zikir’den sonra Zebur’da şöyle yazmıştık: ‘Muhakkak ki bu yurda / الْاَرْضِ iyi kullarım varis olacaktır.’ (Enbiya 21/105) Bu ayette ‘el-Arz/ الْاَرْضَ sözcüğü, bağlamına göre kıyamet sonrası iyilerin yaşayacağı yer olan cennettir.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 27.09.2024
Doksan yaşını aşmış, ak sakalı ak saçlarına karışmış ‘Sakallı’ diye anılan yaşlı adam, kendi elleriyle dikip yıllardır bakıp büyüttüğü bağının en üstteki bölümündeydi. Tüm çocukları, çocuklarının eşleri, torunlarının büyük bir kısmı hatta torununun çocuklarından birkaçı da bayram nedeniyle yanına gelmişlerdi. Yedi çocuğu, onların eşleri, yirmi torun ve torunların bazılarının çocukları. Bayramın ikinci gün öğleden sonra yaşı çok ilerlediği için diz ağrısı nedeniyle eskisi gibi her yere gidemeyen karısı, çocuklarına, torunlarına ‘‘Yarın gideceksiniz madem bugün bağa gidelim de hepiniz birer sepet üzüm kesin.’ demişti. Sakallı ve karısı da onlarla gelmişlerdi bağa.
Sakallı, yıllar önce bağa sınır olması amacıyla diktiği birkaç badem ağacını inceledi. İyi durumdalardı, çocukların hepsine paylaştıracak kadar badem vardı. Sonra iğde ağacına baktı, o da çok iyiydi, ardından diğer ağaçlara, üzüm kütüklerine baktı. İyi bakıldığından, yağmur da vaktinde iyi yağdığından hepsi de çok iyiydi. Yıllardır nerede hangi üzümü sevmiş, beğenmişse çubuğunu dikip yetiştirdiği bağda neredeyse her cinsten üzüm vardı. Kimi erken olgunlaşır, kimi daha sonra, kimi de iyice mevsim sonunda.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 04.09.2024
YAHUDİLERİN SEÇİLMİŞLİK ALGISI: ‘Ve şimdi eğer gerçekten sözümü dinler ve ahdimi tutarsanız bana bütün kavimlerden has kavim olacaksınız çünkü bütün dünya benimdir (5). Ve siz bana kâhinler melekûtu ve mukaddes bir topluluk olacaksınız. Senin İsrail oğullarına söyleyeceğin sözler bunlardır (6).’ (Çıkış 19/5,6); ‘Bugün sana emretmekte olduğum Allah’ın Rabbin bütün emirlerini tutup yapmak için onun sözünü iyice dinlersen Allah’ın Rab, dünyanın bütün milletlerine seni üstün kılacaktır.’ (Tesniye 28/1), ‘Ve eğer bugün sana emretmekte olduğum Allah’ın Rabbin emirlerini tutmak ve yapmak için onları dinlersen (13) ve başka ilahlara kulluk etmek için onların ardınca yürümek üzere bugün sana emretmekte olduğum bütün sözlerden sağa sola sapmazsan, Rab seni kuyruk değil baş edecek; ve ancak üstün olacaksın ve alt olmayacaksın (14)’ (Tesniye 28/13, 14). Yahudiler, Hz. Musa’dan yaklaşık bin yıl sonra Babil sürgünü dönüşü, Filistin’de Azra öncülüğünde derleyerek oluşturdukları Tevrat’taki bu ve benzeri sözler gereği kendilerinin Tanrının seçilmiş kavmi olduklarına inanırlar. Yukarıdaki cümleler şartlı bir duruma işaret ettiği halde onlar bu şartları görmezden gelmektedirler.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 26.08.2024
(‘Tevrat, İnciller ve Kur’an Bağlamında İsrail Gerçeği’ adlı yazımızın önceki bölümünde, konumuzun ilk iki bölümünü ele almış, önemi nedeniyle üçüncü bölümü ayrı bir başlık altında ele alacağımızı söylemiştik.)
Kur’an’ın, Yahudilerle ilgili açıklamaları aşağıdaki başlıklar altında ele alınacaktır.
Allah’ın elçisi Hz. İsa’nın baş düşmanı, kendisine inanmayan ve zulmeden soydaşı Yahudiler olduğu gibi Allah’ın elçisi Hz. Muhammed’in de baş düşmanı, soydaşı Araplar ve bölgedeki Yahudiler olmuştur. Bu nedenle olsa gerek Kur’an’da, müşrikler gibi Yahudiler hakkında da okuyanları şaşırtacak kadar ayrıntılı açıklamalar vardır. Kur’an’daki bu ayetler; ‘kendi uydurdukları inançlarına’, ‘Allah’ın elçisi Hz. Musa’nın şeriatı’ diyerek bugün tüm insanlığın başına bela olan ‘terörist işgal devleti İsrail ve destekçilerinin’ Filistin’de, bölgede ve tüm dünyada yaptıkları karşısında daha bir anlaşılır olmaktadır. Bu nedenle Kur’an’ın ilgili ayetlerinin bir bölümünü, ‘Yahudiler nasıl bir toplumdur ve neden?’ sorusu temelinde -kısa açıklamalar eşliğinde- yeniden okumak ve gündeme almak gerekmektedir.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 17.08.2024
Bu yazı üç ana bölümden oluşacak, yazıda 3 temel kaynak kullanılacaktır.
Mevcut Tevrat metninin özellikleri: Hz. Musa'nın MÖ. 1391–1271 veya bu tarihlerden daha önce yaşadığı kabul edilmektedir. Bu nedenle Hz. Musa’ya indirilen Tevrat'ın tarihi de M.Ö. 13. yüzyıl olarak kabul edilir. Mevcut Tevrat’ın ise Hz. Musa’dan yaklaşık ‘bin’ yıl; Yahudilerin ihtişamlı dönemlerini yaşadıkları -ve peygamber değil- kral kabul ettikleri Hz. Süleyman’ın (MÖ. 990-930) ardından başlarına gelen Babil sürgününden sonra ‘MÖ 539-333 veya 450-350 yıllarında yani Hz. Süleyman’dan da yaklaşık 400 yıl sonra yazıldığı kabul edilmektedir. Bu nedenle Babil-Sümer anlatılarından izler vardır ve büyük bölümü mitolojik İsrailoğulları tarihidir. Babil sürgününün psikolojik izlerini de taşıyan yeni Tevrat’ı yazanlar, yazdıkları kitaba, o dönemdeki Yahudi kültürünü de katmışlardır. Eldeki en eski nüsha MÖ. 4. yüzyıla aittir.