KUTSAL CUMANIN TEK KİŞİLİK BEREKETİ (Ütopya’da)

Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 24.01.2022

Tüm eğitim hayatı boyunca silik ve başarısız bir öğrenci olmuştu Gürhan. Sınıfta en arkaya oturur, kimseyle konuşmazdı. İletişim sorunu olduğunu herkes gibi kendisi de biliyordu ama ne yapacağını bilmiyordu. Fakülte üçüncü sınıftaydı. Yine böyle en arkada tek başına başı önde oturduğu bir gün ders arasında, iki metre kadar ötesinde bir araya toplanıp konuşan kızlı erkekli öğrenciler arasından bir kız ona doğru bakarak ve ses tonunun olanca aşağılayan edasıyla ‘uyuz köpek’ demişti. Adı Aylin’di. Hep açık kızıla boyattığı saçları, güzel yüzündeki masmavi gözleri ayrı bir güzeldi. Üç yıldır her dönem okul birincisi, çok başarılı. Yanında olanların hepsi Aylin’in bu sözü kime söylediğini biliyorlardı ama Gürhan kafasını kaldırdığında sanki ona söylenmemiş gibi konuşmaya devam ettiler. Gürhan o gün hissettiği acıyı hiçbir zaman unutmadı ama kendisine yakıştırılan ‘uyuz’ sözünü değiştirecek hiçbir eylemi de olmadı.

Güç bela bitirdiği fakülteden sonra bir sürü sınava girdi, hepsinde de çok başarısızdı çünkü hiçbir sınav için oturup ciddi ve sıkı bir şekilde çalışmıyordu. Bunun nedenini kendisi de bilmiyor ama istiyordu ki hiç uğraşıp yorulmadan, hiçbir sınava girmeden çalışacağı bir iş, az-çok bir maaşı olsun, yaşayıp gitsin. Bu arada yakın bir akrabanın kızıyla evlenmişti ve evin geçimi konusunda zorlanıyordu. Bu yaşa geldiği halde hala annesinin merdivenlerini silip çöplerini döktüğü üç apartmandan aldığı parayla yaşıyor olmaları onu da az-çok üzüyordu. Ama annesi veya eşi, herhangi bir sınava başvurduğunda ‘Otur da hiç olmazsa bu sınava iyice çalış!’ dediklerinde ikisine de içten içe kızıyordu. Annesi yazın köye gidip rahmetli kocasının ve kendisinin tarlalarını ekip dikiyor, ne çıkarsa toplayıp getiriyordu. Eğer bunlar da olmasa aç günleri de olacaktı. Bu arada Gürhan’ın ilk çocuğu dünyaya geldi.

Bir süre sonra Almanya’ya gitti Gürhan, yurt dışında çok akrabası vardı, hepsi yardımcı olmaya çalıştı ama orada da dikiş tutturamadı; ona buldukları işleri beğenmiyordu. O Almanya’dayken ikinci çocuğu doğmuştu. İki yıl sonra yeniden ülkeye döndü, birkaç özel yerde işe girdi ancak oralar da kurtlar sofrasıydı. Gerçekten nitelikli yetenekli olmadığı sürece bir kişinin tutunabilmesi hiç mümkün değildi. Bu arada birkaç kere kendisine sormadan S… Fakültesi mezunu olan karısına iş buldu, gelip ona söyledi. Kadın şaşkın bir şekilde, en küçüğü yeni doğmuş kundakta diğerleri üç ve beş yaşındaki çocukları göstererek Gürhan’a ne yapmaya çalıştığını, niye kendisinin daha çok çalışmadığını ya da niye daha iyi bir iş bulmadığını, çocukların ne olacağını sordu.

Gürhan, en son girdiği ve çalışmakta olduğu özel işten aldığı asgari ücretle evi geçindiremiyordu. Annesi de yaşı ilerlediği, belinde ve dizinde ağrılar oluştuğu için eskisi gibi işe gidemiyordu. Eğer bu ağrılara rağmen annesi yine de birkaç apartmanın merdivenlerini silmeye, çöplerini dökmeye gitseydi çok sevinecekti ama ne yazık ki gidemiyordu artık. Bir ara, annesinin işine karısı devam etse nasıl olur diye düşündü. Ama nasıl söyleyecekti, karısı bunu kesinlikle kabul etmeyeceği gibi kendisine çok kızardı; tabi böyle bir duruma karısının anne-babası ne diyecekti. ‘Biz üniversite mezunu kızımızı sana kapıcılık yaptır diye mi verdik?’ sözlerini duyuyordu sanki.

(Hayatın cilvesi işte. Şimdi şu fıkrayı paylaşmanın tam vakti: Zengin bir adama sormuşlar: ‘Nasıl zengin oldunuz?’ Şöyle cevap vermiş: ‘Bir gün baktım, tüm param bitmiş, cebimde yalnızca 50 lira kalmış. Gittim onunla 10 kilo limon aldım, sattım kazandığım parayla 20 kilo limon aldım, onu da sattım, kazandığım parayla 40 kilo limon aldım, onu da sattım; sonra d’ayım bakan oldu.’)

Evet, Gürhan’ın çok çok uzaktan tanıdığı d’ayısı da işte böyle bir zamanda imdada yetişmişti. Onu arayıp iş yerine çağırmış, bir süre kapıda beklettikten sonra içeri almış, biraz konuştuktan sonra kendisine yardım edeceğini söylemişti. D’ayısı ona, en alt seviyede bir memurluk olsun sağlayabilse ömrü boyunca ona minnettar olacak ve hatta şükür secdesine kapanacaktı. Odadan çıkarken d’ayısı kendisini arayacağını söyleyip bir miktar para uzatarak şöyle demişti: ‘Şimdi doğruca git, kendine doğru düzgün giyecekler al, kaliteli şeyler olsun.’ Para demetinin kalınlığını görünce şaşıran Gürhan, ne yapacağını bilemeyerek bakarken ‘Al, al, hadi daha seninle çok işimiz olacak.’ demişti.

Sonraki süreç şöyle gelişti: Gürhan, d’ayısının telefon ettiği gün, belirttiği saatte onun yanına gitti. Bir bakanın yanında ‘danışman’ olarak işe başlayacaktı. Duyduklarına inanamadı. D’ayısı diyordu ki: Biraz çevre edin, yer yurt öğren. Bakanla gerçek anlamda bir iş ilişkileri yoktu ama Gürhan yine de bir şeyler öğreniyordu. Bir süre sonra ‘bakan’ görevden alındı. Gürhan’ın aklına hemen en yoksul günleri gelerek korktu. D’ayısını aradı, o da kendisinden telefon beklemesini söyledi. D’ayısı bir süre sonra onu aradı ve ne yapacağını anlattı. Bir belediyeye gitti ve hazırladığı evrakları teslim etti, bir cuma günü. Kendisini orada işe başlatmışlardı. İşe başlatmışlar ancak ‘şurada çalışacaksın, odan şu, işin şu’ dememişlerdi. D’ayısı kendisini arayıp iş yerinin orası olmayacağını, orasını basamak olarak kullanacaklarını söylemişti. İşe gitmiyordu ama hesabına maaş yatıyordu. Büyük bir sevinçle parayı çekerek kendisine yeni giyeceklerle birlikte evin de bazı ihtiyaçlarını aldı. Yine bir cuma günü bir kuruma ‘memur’ olarak nakli gerçekleşti. İşe gitmiyor ama maaşı hep yatıyordu hesabına. Bir başka cuma gün orada ‘daire başkanı’ oldu ve ilerleyen dönemde yine bir cuma günü de ‘müşavir’ olarak atandı. Gürhan işe gitmiyor, gitse de zaten ne yapacağını bilmiyordu ama aldığı maaş uzaktan uzağa hep yükseliyordu. D’ayısı aradı bir gün ve dedi ki: ‘Bir kuruma ‘genel müdür yardımcısı’ olarak görevlendirildin. Burada işe gideceksin, orada bir süre çalış, nasıl çalışman gerektiğini öğren; bu arada pek kimseyle de yakın olma; daha önce çalışmadığını, tecrübesiz olduğunu da kimseye söyleme, öyle gibi de davranma. Soran olursa ‘yurt dışında’ görevli olduğunu söyle.’

İşte bu süreçle birlikte başlamıştı, çok daha yüksek bir gelir, lojman, yeni bir hayat. Bunlar olmadan vefat eden annesi, onun varlıklı günlerini görememişti. Karısına, pek kimseyle görüşmemesini, eğer birileriyle konuşmak zorunda kalırsa daha önceden nerelerde çalıştıklarını sorgulayarak onu zorda bırakabileceklerini söylemişti. Yine de zorda kalırsa ‘Kocasının Almanya’da yurt dışı görevde olduğunu, kendilerinin o süreçte ülkede kaldıklarını’ söylemesini tembihledi. Gürhan için sonraki altı ay, hem lojman hayatına hem de ‘genel müdür yardımcılığı’ görevine alışmaya çalışarak geçmişti.  Altı ay sonra yine bir cuma günü, d’ayısı kendisini herkesten önce arayarak ‘K. Kurumuna Genel Müdür’ olarak atandığını söyleyerek ‘Hayırlı olsun!’ demişti kahkahalar eşliğinde. Bu kadarını Gürhan kendisi için asla beklemiyor, hayal bile edemiyordu; gerçi öncekileri de beklemiyordu ama. Elinden tutan d’ayısı, onu köprüden geçirmekle kalmamış, eskiden meşhur olan 'Hamili kart yakınımdır.' yöntemini fiilen uygulamış, ona hayal dahi edemeyeceği kapıları açmıştı.

Gürhan’ın babası çok çalışkan, temiz ve dürüst bir insandı. Gayretsiz ve tembel olduğunu fark ettiği Gürhan’a hep derdi ki: ‘Su akarken testini doldur oğlum!’ Bununla o, Gürhan’a yaşı ve gücü yerindeyken çok çalışmasını, gayretli olmasını öğütlemeye çalışırdı. Ama bu su, Gürhan için hiç akmamıştı ki yıllarca. Şimdiyse bu su artık Gürhan için de akıyordu. Yeni görevindeyse daha coşkun şekilde akmaya başlamıştı ve bu suyu, kendisi de d’ayısı ve onun ekibiyle birlikte testisine dolduracaktı. Ancak Gürhan, kısa süre sonra bu coşkun suya kendi testisinin yetmeyeceğini anladı. Gürhan’ın su kabını çoğaltması, çeşitlendirmesi gerekiyordu. Yaptı tabi gerekeni, çoğalttı ve çeşitlendirdi. Bir şeyi daha çok iyi anlamıştı: D’ayısının onca uğraş verip kendisini o makama neden getirdiğini… Gürhan, şu anda sahip olduğu ne varsa kaybetmemek için d’ayısı ne buyurursa sorgusuz yapmak zorundaydı çünkü zaten kendisi için başka seçenek yoktu.

Nedense o sabah uyandığı anda babası aklına gelmişti. Babasının çocukken öğrettiği şeyler zihninden gelip geçti: Doğruluk, dürüstlük, insanlara iyilik etmek, kimsenin hakkını yememek, ne olursa olsun temiz yaşamak… Babası sabah namazlarına Gürhan’ı kaldırır ve sabah namazında bazı zamanlar Tekvir suresini okurdu. Hele de ‘fe eyne tezhebun’ ayetine gelince sesi titrer, gözleri dolarak okurdu burayı. Namaz bitince de kendisine burasının Türkçesini söyleyerek bunu unutmamasını isterdi: ‘Nereye gidiyorsunuz?’ (81/26). Babası derdi ki: ‘Bu insanın hayatına sorulan bir sorudur yani ‘Yaşadığın hayat seni nereye götürüyor?’ demektir oğlum.’ Babası öldükten sonra Gürhan zaten hiç namaz kılmamıştı. Bunları hatırlayınca biraz canı sıkıldı, suratı asıldı.  Kalktı, son aldığı beyaz gömleğiyle lacivert takımlarından birini giydi, kravatını özenle taktı, yeni rugan ayakkabılarını da giyip hazırlandı. Asansörden inerken sanki karşısında babası varmış gibi sesli olarak söyleniyordu: ‘Ne oldu sen dosdoğru, tertemiz yaşadın da ömrün yarı aç yarı tok geçti, nefesin koktu açlıktan, yoksul yaşadın yoksul öldün!’

O soğuk kış gününde lojmanın dış kapısından çıkıp makam şoförünün ısıttığı ve koşarak kapısını açtığı makam aracına bindiğinde, babasının tüm sözlerini derhal zihninden uzaklaştırdı. Dün, yıllar önce okuduğu fakültede ‘uyuz köpek’ diyerek kendisini aşağılayan ama kendisinin içten içe hep hayran olduğu Aylin’in iki çocukla eşinden ayrıldığını ve kendisinin işe başladığı bu yeni kurumda, kendisinden daha alt bir konumda ona bağlı olarak çalıştığını öğrenmişti. Yıllar sonra bile içinde, kıskançlık, hayranlık, eziklik karışımı olan duygular yeniden depreşti. Şoförün örttüğü kapının gerisinde, arabanın koltuğuna, yüzüne ‘önemli işlerle uğraşan önemli adam(!)’ edasını kazandırmaya çalıştığı bir ciddiyetle iyice yerleşti. Hafifçe öksürerek seslendi: ‘Gidebiliriz!’ (Fe eyne tezhebun? Git bakalım Gürhan!)

VİDEOLAR


Aile ve Toplumsal cinsiyet eşitliği (21.12.2024)
Aile ve Toplumsal cinsiyet eşitliği (21.12.2024)
israil Gerçeği-2-(Arz-ı Mev’ud - Yeşayanın Kehaneti) (06.12.2024)
israil Gerçeği-2-(Arz-ı Mev'ud - Yeşayanın Kehaneti) (06.12.2024)

İsrail Gerçeği-1 (29.11.2024)
İsrail Gerçeği-1 (29.11.2024)
Kur’an’da Önerilen Müslüman Ahlâkı (16.05.2024)
Kur'an'da Önerilen Müslüman Ahlâkı (16.05.2024)

Allah’ın Dostları-Veli/Evliya (23.05.2024)
Allah'ın Dostları-Veli/Evliya (23.05.2024)
Allah Neden Vardır? (02.05.2024)
Allah Neden Vardır? (02.05.2024)

Mutluluk Nedir? (25.04.2024)
Mutluluk Nedir? (25.04.2024)
Kur’an’a Şirk Koşmak.(07.03.2024)
Kur'an'a Şirk Koşmak.(07.03.2024)

Narsizm, Sekülerizm, Deizm. (02.03.2024)
Narsizm, Sekülerizm, Deizm. (02.03.2024)
Rasulullah’ın Kur’an’la İlişkisi (22.02.2024)
Rasulullah'ın Kur'an'la İlişkisi (22.02.2024)

Kur’an’a Göre ’insanların çoğu’ (15.02.2024)
Kur'an'a Göre 'insanların çoğu' (15.02.2024)
Kur’an’a Göre Din Tüccarlığı. (08.02.2024)
Kur'an'a Göre Din Tüccarlığı. (08.02.2024)

Yaşamın Amacı Anlamı. (19.01.2024)
Yaşamın Amacı Anlamı. (19.01.2024)
Kur’an’da İnsana Sorulan Sorular. (12.01.2024)
Kur'an'da İnsana Sorulan Sorular. (12.01.2024)

Sorumluluk Bilinci, Kur’an’a Göre İnsanın Sorumlulukları. (04.01.2024)
Sorumluluk Bilinci, Kur'an'a Göre İnsanın Sorumlulukları. (04.01.2024)
İnsanın Dünya Sınavının Konuları (28.12.2023)
İnsanın Dünya Sınavının Konuları (28.12.2023)

Kur’an’ın Aile Önerileri (21.12.2023)
Kur'an'ın Aile Önerileri (21.12.2023)
Cihad Nedir? (14.12.2023)
Cihad Nedir? (14.12.2023)

Allah’ın Orduları (07.12.2023)
Allah'ın Orduları (07.12.2023)
Lanet-Lanetlenme Nedir? (30.11.2023)
Lanet-Lanetlenme Nedir? (30.11.2023)

Siz Diyorsunuz ki - Kur’an Diyor ki (26.10.2023)
Siz Diyorsunuz ki - Kur'an Diyor ki (26.10.2023)
Sadaka ve Zekat Nedir? Kaç Çeşit Sadaka Vardır?(09.11.2023)
Sadaka ve Zekat Nedir? Kaç Çeşit Sadaka Vardır?(09.11.2023)

Kur’an’ın Anlaşılması Önündeki Engeller ’Çeviri Sorunu (02.11.2023)
Kur'an'ın Anlaşılması Önündeki Engeller 'Çeviri Sorunu (02.11.2023)
Ecel ve Ecel i Müsemma (19.10.2023)
Ecel ve Ecel i Müsemma (19.10.2023)

Kader Nedir? Kader Algımız Nedir? (12.10.2023)
Kader Nedir? Kader Algımız Nedir? (12.10.2023)
Kıyamet Çeşitleri (05.10.2023)
Kıyamet Çeşitleri (05.10.2023)

Kadın Çıkmazları (20.06.2021)
Kadın Çıkmazları (20.06.2021)
Ailevi Mutluluğun Temel İlkeleri  (23.04.2019)
Ailevi Mutluluğun Temel İlkeleri (23.04.2019)
Joomla templates by Joomlashine