Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 20.10.2024
Filistin topraklarının işgali sürerken Gazze’yi yıkıp yok etmek için kara harekâtı başlatacağını söylediğinde Netanyahu, (10/2023) Hristiyan Batı’nın desteğini artırmak için şunları söyledi:
"Bizler ışığın insanlarıyız, onlar karanlığın insanları ve ışık karanlığa karşı zafer kazanacaktır… (Savaşımız) şer ekseniyle özgürlük ve ilerleme ekseni arasındaki bir mücadeledir. Yeşaya'nın kehanetini gerçekleştireceğiz. '‘Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık…’ (Yeşaya 60/18).” Birlikte savaşacağız, birlikte kazanacağız.’
Yahudi yönetiminin üst kesiminde yer alanlarının sık sık Tevrat uydurmalarına işaret ederek mevcut durumu değerlendirmeleri ve bundan sonra olacak olanlara işaret etmeleri, kurgulanmış ve bugün bilimsel açıdan pek çok uydurmayı barındırdığı kabul edilen Tevrat’ın kehanetlerine inanmaları nedeniyledir. İşte bu nedenle Yahudi katil Netanyahu, Gazze’yi bombalatıp kadın-çocuk-genç-yaşlı binlerce masumu katleden sapkınlığını işlerken ‘Yeşaya’nın kehaneti gerçekleşecek’ diyerek Tevrat’a atıfta bulunmuş, yaptığı işin Tanrı’nın vahyine uygun olduğunu Yahudilere ve özellikle Hristiyanlara hatırlatmak(!) istemiştir. Netanyahu neden özellikle Yeşaya’nın kehanetlerinden söz etmektedir? Çünkü Hristiyanların kanonik dört İncil’inde Yeşaya’dan 4-5 kere bahsedilir. Bu nedenle Yeşaya, Hristiyanların üç mezhebinde de çok makbuldür. (Hristiyanlar Tevrat’a/Eski Ahit’e ve Hz. Musa’ya inanır ancak Yahudiler, İncillere/Yeni Ahit’e ve Hz. İsa’ya inanmazlar.)
Bu yazımızda, gerçekleştirilmek istenen ‘kehanetin’ arka planı üzerinde durmaya çalışacağız. Çünkü Yahudi emellerinin en üst resmi ağızdan açıklanması olan yukarıdaki sözler, hedefin sadece Gazze ve Filistin olmadığını, Nil ile Fırat arasındaki Mısır, Ürdün, Lübnan, Irak, İran, Suriye ve Türkiye’nin parçalanarak İsrail topraklarına katılması anlamını taşıdığını ortaya koymaktadır. Bu amaç doğrultusunda Babil sürgününden beri Yahudilerin ve Siyonizm’in “Büyük İsrail” için göz diktikleri coğrafya, kurgulanmış Tevrat-Tekvin 15/18’de şöyle açıklanmaktadır: “Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları senin soyuna vereceğim”. Bugünkü Yahudiler de bu şekilde tanımlanan bir devleti, ‘gasp, soygun, terör, soykırım, katliam’ ile kurmak istemektedirler. Bu sapkınlığın temellerini anlamak için ‘Yeşaya’ bölümünde söz edilenler üzerinde durmak işitiyoruz. Yeşaya’nın doğru anlaşılabilmesi için önce eldeki Tevrat’ın yazılması süreci üzerinde kısaca duralım:
Mevcut Tevrat: Hz. Musa’dan yaklaşık bin yıl, Hz. Süleyman’dan yaklaşık dört yüz yıl sonra derlenerek ve kurgulanarak yüz yıllar içinde birden çok kişi tarafından yazılmıştır. Tevrat’ı kimlerin ne zaman, hangi koşullarda, nasıl derleyip, kurgulayıp yazdığı, bu konuyla ilgilenen herkesçe bilindiği halde Yahudiler, derleme işinin başındaki kişi için ‘عُزَيْرٌۨ ابْنُ اللّٰهِ / Azra/Uzeyr Allah’ın oğludur.’ (Tevbe 9/30) diyerek ‘onun, onunla bu konuda çalışanların ve daha sonra ekleme yapanların’ Allah tarafından görevlendirilerek mevcut Tevrat’ın vahiyle yazdırıldığına inanmaktadırlar. Yahudiler, içinde bir sürü sapkın anı, öykü, görüş, öneri, emir bulunan Tevrat yorumlarının da tıpkı muharref Tevrat gibi vahyiyle yazdırıldığına inanmaktadırlar. Bugünkü incelemelere göre Tevrat’ın Tekvin bölümüne Babil ve bölge mitolojisi eklenmiş; geri kalan kısmı ise farklı yazarlar tarafından farklı zamanlarda bir araya getirilen tarihteki bazı Yahudilerin kurgulanmış destansı/masalsı öyküleridir. Örnek: Annesi, Kurtarıcı Mesih olan Zerdüşt'e, on beş yaşında bir bakire iken bir ışık huzmesinin ziyaretine uğrayarak hâmile kalmıştır. Zerdüşt, müritleri ile su üzerinde yürümüş, miracı çıkıp tanrı ile yüz yüze görüşmüş, ölmeden cennet ve cehennemi görmüştür. Zerdüşt’ten sonra zamanla dünyanın durumu kötüleşecek ve ondan sonra bir elçi gelecek ve durumu değiştirecektir. Hz. İsa anlatımıyla benzerlik içinde olan bu anlatımlar hem Yahudileri hem de Hristiyanları etkilemiştir.
Yeşaya kitabı: Yeşaya kitabı da elçi olduğu varsayılan birisinin ağzından uzun zaman sonra yazılmış kitaplardan birisidir. Bu kitapta 66 Bap vardır. İlk 39 Bap, günahkâr Yahuda Krallığının ve Tanrı'ya karşı gelen her ulusun yıkılacağını; son 27 Bap Tanrı'nın İsrail ulusuna yeni bir krallık kuracağını söyler. Bu kitap, bu süreçler yaşandıktan uzun zaman sonra yazılmıştır.
Yeşaya bölümü, Yahudilerin Babil sürgünündeki sıkıntılarının ve sonrasının anlatıldığı, çevresini kendisinin Allah’ın elçisi olduğuna inandırmaya çalışan Yeşaya adlı birisinin ağzından yazılmıştır. Kitap, sürgünde köleleştirilerek ezilip aşağılanan Yahudilere moral vermeyi amaçlamaktadır. Yeşaya’da yazılanlara göre, İsrail ulusu Babil sürgününde çok çileler çekecek, sürgün sonrası büyük bir İsrail Krallığı kurulacak ve bu krallık bütün dünyaya ışık saçacaktır. Bu krallık, parlak bir geleceğe sahip olacak, (bugünkü Türkiye, Suriye, Irak, İran, Lübnan, Ürdün, Mısır topraklarında yer alan) ‘Babil, Aşur’ gibi ülkelere karşı bölgede büyük güç kazanacaktır. Kitapta -Tanrı buyruğunu yerine getirip(?)- kendilerini sürgünden azat eden Pers kralı Kiroş’tan da övgüyle söz edilmektedir.
Yahudiler, Babil sürgünü sonrasında bir krallık kurmuş ancak bu krallık Yeşeya’da tanımlandığı gibi olmamış, kısa süre sonra yıkılmıştır. Yeşaya kitabı, Yahudilerin o dönemde yaşadıklarının anlatılmasından ibaret olduğu halde bugünkü Yahudiler ve -Yeşaya İncillerde de geçtiği için- onlarla aynı yolun yolcuları olan Hristiyanlar, ‘Yeşaya’nın Kehanetleri’ diyerek Eski Ahit’in bu bölümündeki saldırgan ve saplantılı ideolojiye sahip çıkmakta, burada yazılanları çağımızda gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.
Siyonizm’in beklentisi: Muharref Tevrat’ın kehanetleriyle oluşturulan Siyonizm ideolojisini benimseyen Siyonist Yahudiler, Yeşaya kitabında bahsedilen Kurtarıcı Mesih’in Beytüllahim’de dünyaya geleceğine, o günlerin yaklaştığına dair kehanetlerin ortaya çıktığına, bu yüzden Kurtarıcı Mesih’in gelmesi için Süleyman Mabedinin yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanmaktadırlar. 1987’de kurulan Tapınak Enstitüsü’nün en önemli amacı da bu süreci başlatmak için belli başlı özelliklere sahip olması gereken bir düvenin bulunup kurban edilmesidir. Bu düvenin kurbanıyla savaş ve yıkım başlayacak mabet yeniden yapılacak, Kurtarıcı gelecektir. İşte bu amaçla 2022 yılında ABD’nin Teksas eyaletinde bulunan 5 kızıl düve kurban edilmesi için Yahudilerin işgal ettiği Filistin’e getirildi. Kur’an’da (Bakara 2/67-73) Hz. Musa’ya bir olay üzerine sarı renkli bir inek kurbanını emreden öykü; Tevrat’ta kızıl olarak geçmekte ve Yahudilere göre Kurtarıcı Mesih’in gelmesinin en önemli kehaneti olarak iki bin yıldır aradıkları, doğada yetişmiş, tek beyaz kılı bile bulunmayan, kurban edilecek kızıl düvenin bulunduğu da bir kehanet olarak kabul edilmektedir.
Süleyman Mabedi, MÖ. 586’da Babil Kralı II. Nebukadnezar (Buhtunnasr) tarafından yıkılmış, tapınak sandığı bu sırada kaybolmuş, bir daha bulunamamıştır. Sürgün sonrası yeniden yapılan tapınak, isyanlar nedeniyle Roma valisi Titus tarafından MS 70’te yeniden yıktırılmıştır. Yıktırılmış Süleyman Mabedinin yerine Romalılar tarafından Jüpiter Tapınağı yapılmış, onun yıkıntılarının yerine de Müslümanlar 7. Yüzyıl sonlarında Kubbetüs-Sahra ve Mescidi Aksa’yı yapmışlardır. Yahudilerin Kurtarıcı Mesih gelsin diye, tapınak yapmak için mimari planlarını, burada yer alacak eşyaları, görev alacak kişileri çoktan hazırladıkları, üstündeki her şeyin yıkılıp yok edilmesi gereken yer işte burasıdır.
Bugünkü Yahudiler, burada Romalıların Jüpiter tapınağından kalan duvarı, Süleyman Mabedinin duvarı kabul edip buraya ‘ağlama duvarı’ adını vermişlerdir. Çünkü onlar için kendilerini amaca götüren her yalan, her yol, her kötülük mübahtır. (Tıpkı tükenmez kalemin icat edilmediği 1940’lı yıllarda, soykırımda öldürüldüğünü iddia ettikleri muhayyel bir kıza, tükenmez kalemle günlük hazırlayıp bu defteri müzede sergilemeleri, defterin filmini çekmeleri, kitabını da basıp her dile çevirip reklamını yaparak bol para kazanmaları ve olmayan bir kız üzerinden soykırım ajitasyonuyla sömürü yapmaları gibi: Anne Frankl’in Hatıra Defteri. Ayrıca bkz: Roger Garaudy/İsrail ve Mitler)
Evanjelik Hristiyanlar ise İsa Mesih’in gökten geri döndüğünde Yahudi tapınağını yıkacağını, bunun için önce bu tapınağın yapılması gerektiğine; İsa Mesih’in Yahudilerle savaşacağına, onların çok az kalacağına, bu kalanların da İsa’dan geçmişteki Yahudilerin yaptıkları için özür dileyip Hristiyan olacaklarına inanmaktadırlar.
YEŞEYA BÖLÜMÜNÜN KEHANETLERİ
YAHUDİLERİN GENEL DURUMU:
Rab, suçları nedeniyle Yahudilerden yüz çevirmiştir: 1/15: ‘Ve ellerinizi açtığınız zaman, gözlerimi sizden gizleyeceğim, birçok dualar ettiğiniz zaman da dinlemeyeceğim, elleriniz kanla dolu.’ 1/16: ‘Yıkanın, temizlenin, gözümün önünden işlerinizin kötülüğünü atın, kötülük etmekten vazgeçin.’. 3/9: ‘Yüzlerinin gösterişi kendilerine karşı şehadet ediyor ve kendi suçlarını (sapkınlıklarını) Sodom gibi açık söylüyorlar, gizlemiyorlar. Yazık onların canına! Çünkü kendilerine kötülük ettiler.’ 3/11: ‘Vay kötüye! Ona kötülük olacak çünkü elleri ne yaptı ise kendisine o yapılacak.’
Yahudilerin azgınlığı şöyle anlatılmaktadır: 59/2: ‘Ancak sizin fesatlarınız, Allah’la aranıza ayrılık koydu ve suçlarınız onun yüzünü sizden gizledi de sizi işitmiyor.’ 59/3: ‘Çünkü elleriniz kanla ve parmaklarınız fesatla kirlendi, dudaklarınız yalan söylediler, diliniz kötülük homurdanıyor.’ 59/4: ‘Doğrulukla dava açan yok ve hakikatle dava güden yok: boşluğa güveniyorlar ve yalan söylüyorlar, kötülüğe gebe kalıyorlar ve fesat doğuruyorlar.’ 59/5: ‘Zehirli yılan yumurtalarından yavru çıkarıyorlar ve örümcek ağı dokuyorlar; onların yumurtalarından yiyen ölür ve kırılan yumurtadan engerek çıkar.’ 59/6: ‘Ağlarından esvap olmaz ve işledikleriyle insan örtünmez, yaptıkları fesat işleridir ve ellerinde zorbalık işi var.’ 59/7: ‘Ayakları kötülüğe koşarlar ve suçsuz kanı dökmeye acele ederler; düşünceleri fesat düşünceleridir, soygun ve kırgın onların yollarıdır.’ 59/8: ‘Kurtuluş yolunu bilmezler ve izlerinde adalet yoktur, kendilerine eğri yol yaptılar, o yolda yürüyenlerin hiçbiri selamet bilmez.’. 66/3: ‘Evet, bunlar kendi yollarını seçtiler ve onların canı kendi mekruh şeylerinden hoşlanıyor.’ 66/4: ‘Ben de onların belalarını seçeceğim ve yıldıkları şeyleri üzerlerine getireceğim çünkü çağırdığım zaman cevap veren olmadı; söylediğim zaman dinlemediler ve gözümde kötü olanı yaptılar ve hoşlanmadığım şeyi seçtiler.’ Bu cümleler, gücü ele geçirdiği her zaman Yahudilerin nasıl azgınlaşıp sapkınlaştığını ortaya koymaktadır.
48/4: ‘Senin inatçı ve boynunun demir sinir ve alnının tunçtan olduğunu bildiğim için’ 48/8: ‘Bilirdim ki çok hainlik ediyordun ve daha ana rahminden san günahkâr deniliyordu.’ Yahudilerin Tanrısı, güya seçtiği kavim olan Yahudilere anlayışı kıt, kafasız, hain ve günahkâr demektedir.
Yahudilere yol gösterenler sapkınlaşmışlardır: 9/16: ‘Çünkü bu kavme yol gösterenler, onu saptırıyorlar ve yol gösterilen adamlar yutuluyor ve yol gösterilen adamlar yutuluyor.’ 9/17: ‘Bundan dolayı Rab seçme gençleriyle sevinmeyecek ve onların öksüzlerine ve dul kadınlarına acımayacak çünkü hepsi fasık ve kötülük işleyenlerdir ve her ağız ahmaklık söylüyor…’ 9/18: ‘Çünkü kötülük ateş gibi yakar.’ 43/27: ‘Muallimlerin bana karşı günah işlediler.’ 43/28: ‘Bundan ötürü Makdisin reislerini murdar edeceğim ve Yakub’u lanete ve İsrail’i rüsvaylığa vereceğim.’. Bu bölüm, Yahudilere yol göstermesi gerekenlerin onları saptırdığını söylemektedir.
Yahudilerin azgınlıklarına ve sapkınlıklarına sınır tanımamalarına nedeni: Yahudi yazarların kurguladıkları Tevrat’a göre Yahudiler ne kadar kötülük yaparlarsa yapsınlar kendilerinin suçsuz sayılıp sorgulanmayacağını ifade eden uydurdukları şu cümledir: 45/25: ‘Bütün İsrail zürriyeti Rabde suçsuz olup övüneceklerdir.’
SÜRGÜN CEZASI:
Sapkınlaşan ve azgınlaşan Yahudilere düşman ülkeler saldıracaktır: 5/26: ‘(Yahudilerle savaşmak için) ve uzaktaki milletler için sancak dikecek ve yerin ucundan onları çağırmak için ıslık çalacak ve işte acele ile çabuk gelecekler.’ 5/27: ‘Ve onların arasında yorgun ve sürçen olmayacak, kimse uyuklamayacak ve uyumayacak; bellerinin kemeri çözülmeyecek ve çarıklarının bağı kopmayacak.’ 5/28: ‘Okları sivri ve yayları hep kurulmuştur, atlarının tırnakları çakmak taşı ve arabalarının tekerlekleri kasırga sanılacak.’ 5/29: ‘Gümürdemeleri (/kükremeleri) dişi aslanınki gibidir ve genç aslanlar gibi gümürdeyecekler ve gümürdeyip avı kapacaklar ve onu götürecekler ve kurtaran olmayacak.’ 5/30: ‘Ve o gün onlara karşı denizin uğultusu gibi gümürdeyecekler ve biri karaya bakarsa işte o karanlık ve sıkıntı var ve bulutlarında ışık kararmıştır.’. 10/5. Ey Aşurlu, öfkemin değneği! Ve onun elindeki asa benim gazabımdır.’ 10/6: ‘Onu fasık millete (Yahudilere) karşı göndereceğim ve çapul etsin ve yağma etsin diye ve onları sokakların çamuru gibi çiğnesin diye gazap ettiğim kavme karşı ona emredeceğim.’ (Aşur/Asur)
Yahudiler, içinde bulundukları her durumun, azgınlık ve sapkınlıklarının sorumluluğunu Rabbe yıkarlar: 63/17: ‘Ya Rab, kendi yollarından bizi niçin saptırıyorsun ve niçin senden korkmayalım diye yüreğimizi katılaştırıyorsun?’ 64/7: ‘Ve senin ismini çağıran, sana tutunmak için kendini uyandıran yok çünkü didarını bizden örttün ve bizi fesatlarımızın eliyle bitirdin.’ 64/12: ‘Böyle iken de ya Rab kendini tutacak mısın? Susacak mısın ve bizi çok alçaltacak mısın?’
BEKLENEN ELÇİ:
‘İmmanuel’in (/İmanlı kral) doğuşu kehaneti: 7/14: ‘Bunun için Rab kendisi size bir alamet verecek: İşte genç bir kadın gebe kalacak ve bir oğul doğuracak ve onun adını İmmanuel (Allah bizimle) koyacak.’ 7/15: ‘Kötüyü atıp iyiyi seçebildiği zaman tereyağı ve bal yiyecek.’ Bu doğum süreci 8/1-8 arasında anlatılmaktadır. Doğacak olan bu kişi, Yahudilere göre hala bekledikleri Kurtarıcı Mesih’tir; Hristiyanlara göre ise İsa Mesih'tir.
Yeşaya kitabına göre bu çocuk doğmuş ve şu süreci yaşamıştır: 9/2: ‘Karanlıkta yürüyen kavim büyük ışık gördü; ölüm gölgesi diyarında oturanların üzerine ışık parladı.’ 9/3: ‘Milleti çoğalttın, sevincini artırdın, orak vaktinde olan sevinç nasılsa çapul paylaştıkları zaman nasıl sevinçli olurlarsa senin önünde öyle seviniyorlar.’ 9/4: ‘Çünkü ona yük olan boyunduruğunu ve sırtındaki değneği, ona gadredenin çomağını, Midyan gününde olduğu gibi kırdın.’ 9/5: ‘Çünkü cenkte çizme giyenlerin bütün çizmeleri ve kanda yuvarlanmış esvap yakılacak, ateşte yem olacak.’ 9/6: ‘Çünkü bize bir çocuk doğdu, bize bir oğul verildi ve egemenlik onun omuzu üzerinde olacak ve onun adı: Harika Öğütçü, Kudretli Allah, Ebedi Baba, Selamet reisi çağrılacaktır.’ 9/7: ‘Onu Davud’un tahtı üzerinde ve ülkesi üzerinde şimdiden ebede kadar hakla ve doğrulukla pekiştirmek ve desteklemek için, reisliğinin ve selametin artmasına son olmayacak. Ordular Rabbinin gayreti bunu yapacak.’ Bu bölümde, bu çocuğun doğduğundan söz edildiği halde Yahudiler hala o kurtarıcı Mesih’in gelmesini beklemektedirler. Hristiyanlar ise o çocuğu İsa olarak kabul etmekte ve yeniden dönüp gelmesini beklemektedirler.
Elçinin kendisinden söz etmesi: 61/1: ‘Rab Yehova’nın Ruhu üzerimdedir çünkü hakirlere iyi haber getirmem için Rab beni meshetti; yüreği kırık olanları sarmak için sürgünlere hürriyeti, mahpus olanlara zindanın açıldığını ilan için.’ 61/2: Rabbin lütuf yılını ve Allah’ımızın öç alma gününü ilan için bütün yaslıları teselli için.’ Burada Yeşaya kendisinden ve Babil’de yaşadıkları sürgünü bitiren şartlardan söz ettiği halde Hristiyanlar bu bölümde Hz. İsa’dan söz edildiğine inanırlar.
Elçinin acıları ve ölümü: 53/3: ‘Hor görüldü ve insanlar tarafından bırakıldı, acıları tanımış elemler adamı ve insanların kendisinden yüzlerini örttükleri bir adam gibi hor görüldü ve biz onu saymadık.’ 53/4: ‘Gerçek acılarımızı o taşıdı ve elemlerimizi o yüklendi; gerçek biz sandık ki o cezaya uğradı, Allah tarafından vuruldu ve alçaltıldı.’ 53/5: ‘Fakat günahlarımızdan ötürü o yaralandı, fesatlarımızdan ötürü o zedelendi, selametimiz olan ceza onun üzerine indi ve onun bereleriyle biz şifa bulduk.’ 53/6: ‘Hepimiz koyunlar gibi yolu şaşırdık, her birimiz kendi yoluna döndü ve Rab hepimizin fesadını onun üzerine koydu.’ 53/7: ‘Ona kötü muamele ettiler fakat alçaltıldığı zaman ağzını açmadı; boğazlanmaya götürülen kuzu gibi ve kırkıcılar önünde dilsiz duran koyun gibi ağzını açmadı.’ 53/8: ‘Gaddarlıkla hükmolunarak kaldırıldı, onun zamanında yaşayanlar arasında kim düşündü ki diriler diyarından kesilip alınması kavminin günahından ötürü idi? Vuruş ise kavim içindi.’ 53/9: ‘Ve haksızlık etmediği ve ağzında hile bulunmadığı halde, kabrini kötülerin yanında yaptılar ve ölümünde zengin adamla beraberdi.’ 53/10: ‘Fakat onu ezmek Rabbe hoş göründü, onu eleme düşürdü, onun canı günah takdimesi (kefaret bedeli) edilince zürriyetini görecek, ömrünün günlerini uzatacak ve Rabbin muradı onun elinde ileri gidecek.’ 53/11: ‘Canının emeği semeresini görecek ve doyacak; salih kulum birçoklarının kendi bilgisiyle salih kılacak ve fesatlarınızı kendisi yüklenecek.’ 53/12: ‘Bundan dolayı büyüklerle beraber ona pay vereceğim ve çapul malını zorlularla beraber paylaşacak çünkü canını ölüme döktü ve günahkârlarla sayıldı, çoğunun suçunu da o taşıdı ve günahkârlar için şefaat etti.’ Bu kişi, savaştığı için çapul malından pay alan ve vaktinde değeri bilinmeyen birisidir. Ancak Yahudiler ve Hristiyanlar bu anlatımları şöyle değerlendirmektedirler:
Yahudilerin ‘İmmanuel’ inancı: Bu bölümde Yeşaya’nın yaşadıkları ve elçiliği anlatılmaktadır. Zamirlerin değişmesi nedeniyle sözlerin aidiyeti karıştığı için Yahudiler hala kendilerine bir kurtarıcının gelmesini beklemektedirler. Yeşaya adına yazılan bu bölümde sürgün sonrası kurulacak İsrail krallığından söz edilmekte ve onu kuracak kişinin Yahudilerin Kurtarıcı Mesih’i olacağı söylenmektedir. Bu ifadeler, belli oranda Hz. İsa’yı çağrıştırsa da Yahudiler Hristiyanların tanrı-elçi saydıkları Hz. İsa’yı yalancılıkla suçlamış ve o günkü Roma valisinin onu cezalandırılması için ne gerekiyorsa yapmışlardır.
Hristiyanların ‘İmmanuel’ inancı: Hristiyanlar burada anlatılanların, çok sonra dünyaya gelecek Hz. İsa için ve onun göğe çekildikten sonra ‘dönüşünün’ müjdesi olduğunu kabul etmektedirler. Ancak Yeşaya’ya göre Hristiyanların bu düşüncesi yanlıştır çünkü: 52/1: ‘Orada hiçbir sünnetsiz yer almayacak’ denilmektedir. Bilindiği gibi Hristiyanlıkta, Yahudilik için çok önemli olan ‘sünnet olma’ kaldırılmıştır.
BABİLİN YIKILIŞI VE SÜRGÜNÜN SONU
Kurtarıcının nitelikleri: 41/25: ‘Kuzeyden birini ayağa kaldırdım ve geliyor, gün doğusundan ismimi çağırıyor ve çömlekçinin balçığı çiğnediği gibi beyleri çamur gibi ayağının altına alacak.’ 42/1. ‘İşte kendisine destek olduğum kulum, canımın kendisinde razı olduğu seçme kulum; Ruhumu onun üzerine koydum, milletler için hakkı meydana çıkaracaktır.’ 42/2: ‘Bağırmayacak ve sesini yükseltmeyecek ve onu sokakta işittirmeyecek.’ 42/3: ‘Ezilmiş kamışı kırmayacak ve tüten fitili söndürmeyecek, hakkı hakikate erdirecek.’ 42/4: ‘Ve dünyada hakkı pekiştirinceye kadar zayıflamayacak ve cesareti kırılmayacak ve adalar onun şeriatını bekleyecekler.’ 42/6: ‘Ben Rab, seni doğrulukla çağırdım ve elini tutacağım ve seni koruyacağım.’ 42/7: ‘Ve kör gözleri açasın, mahpusları zindandan ve karanlıkta oturanları hapishaneden çıkarasın, diye seni kavme ahit, milletlere ışık olarak vereceğim.’ Bu kişi, Yahudi ve Hristiyanların Mesih’i değil, buradaki anlatıma göre Koreş’tir.
Babil’in yıkılışı: 13/11: ‘Ve onların kötülüğünden ötürü dünyayı ve fesatlarından ötürü kötüleri cezalandıracağım ve kibirlilerin küstahlığını sona erdireceğim ve korkunç olanların gururunu alçaltacağım.’ 13/15: ‘Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek ve tutulan her adam kılıçla düşecek.’ 13/16: ‘Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak, evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek.’ 13/17. ‘İşte ben onlara karşı Medleri uyandıracağım, onlar için gümüşün değeri yoktur ve altınla gönülleri hoş olmaz.’ 13/18: ‘Ve yayları gençleri yere çalacak ve rahmin semeresine acımayacaklar, gözleri çocukları esirgemeyecek.’ 13/19: ‘Ve Allah Sodom’u Gomorra’yı yıktığı gibi ülkelerin izzeti, Kildanilerin gururunun süsü olan Babil de öyle olacak.’ 13/20: ‘İçinde ebediyen oturulmayacak ve nesilden nesle meskûn olmayacak ve bedevi orada çadır kurmayacak ve çobanlar orada sürülerin yatırmayacaklar.’ Tüm bunlar yaşandıktan uzun yıllar sonra yazıldığı halde sanki daha önceden olacaklar haber verilmiş gibi yazılmıştır.
Koreş’in Yahudileri kurtarması: Yahudileri Babil’deki kölelikten ve sürgünden azat eden ve mesih/kurtarıcı sayılan Pers Kralı Koreş/ Kiroş/ Keyhüsrev bölümü: 44/28: ‘Çobanımdır ve bütün muradımı yerine getirecektir, diyen ve Yeruşalim için: Bina olunacaktır; mabet için: Temelin atılacaktır, diyen Rab benim.’ 45/1: ‘Önümde milletlere baş eğdirmek ve kralların belini gevşetmek ve kapılar kapanmasın diye önümde kapı kanatlarını açmak için elini tuttuğu Koreş’e, mesihine, Rab şöyle diyor’ 45/2: ‘Ben senin önünce yürüyeceğim ve çıkıntılı yerleri düz edeceğim, kunt kapıların kanatlarını kıracağım ve demir sürgülerini parçalayacağım.’ 45/3: ‘Seni adınla çağıran Rab, İsrail’in Allah’ın ben olduğumu bilesin diye karanlığın hazinelerini ve gizli saklı zenginliğini sana vereceğim.’ 43/4: ‘Sen beni tanımazken, kulum Yakub ve seçtiğim İsrail için seni adınla çağırdım; sana ad taktım.’ 43/5: ‘Rab benim ve başkası yoktur, benden başka Allah yoktur. Seni beni tanımazken sana kuşak bağladım ki’ 43/6: ‘Doğudan ve batıdan olanlar benden başkası olmadığını bilsinler, Rab benim ve başkası yoktur.’ 45/13: ‘Ben onu hakla ayağa kaldırdım ve onun bütün yollarını düz edeceğim, şehrimi bina edecek ve sürgünlerimi bedel ve hediye almadan salıverecek, orduların Rabbi diyor.’ 48/14: ‘Hepiniz toplanın ve dinleyin; onların arasında bu şeyleri kim bildirdi? Rabbin sevdiği adam (Koreş) onun murat ettiği şeyi Babil’e yapacak ve pazusu Kildanilerin üzerinde olacak.’ 48/15: ‘Ben, ben söyledim; evet, onu (Koreş’i) ben çağırdım, onu getirdim ve yolu uğurlu olacak.’ Bu bölüm, İran kralı Koreş eliyle Yahudilerin kölelik ve sürgünden kurtulmalarından uzun yıllar sonra yazılmıştır.
İlahi cezanın bitişi: 51/22: ‘Rabbin Yehova ve kavminin davasını gören Allah’ın şöyle diyor: İşte sersemlik kâsesini, gazabımın kâsesini senin elinden aldım artık bir daha onu içmeyeceksin.’ 51/23: ‘Ve onu seni sıkıştıranların eline vereceğim, onlar ki senin canına: Eğil de geçelim, dediler; sen de sırtını toprak gibi ve sokak gibi geçenlerin ayağı altına koydun.’ Ancak gerçek burada söylendiği gibi olmamıştır, Yahudiler Babil sürgününden sonra da defalar kere sürülmüşlerdir.
SÜRGÜN SONRASI
Sürgün cezasının sonu: 11/11: ‘Ve o gün vaki olacak ki Aşur’dan ve Mısır’dan ve Patros’tan ve Kuş’tan ve Elam’dan ve Şinar’dan ve Hamat’tan ve denizin adalarından arta kalacak olan kavmimin bakiyesini kurtarmak için Rab yine ikinci kere elini uzatacak.’ 11/12: ‘Ve milletler için bir bayrak kaldıracak ve İsrail’in sürgünlerini taşıyacak ve yerin dört köşesinden Yahuda’nın dağılmış adamlarını bir araya getirecek.’ 27/13: ‘Ve o gün vaki olacak ki büyük boru çalınacak ve Aşur diyarında helak olmak üzere olanlar ve Mısır diyarında olan sürgünler gelecekler ve mukaddes dağda Yeruşalim’de Rabbe tapınacaklar.’ Kendilerine gittikleri yerlerde yeni bir hayat kuran Yahudilerin çoğu istemese de bir kısmı Koreş’in izniyle Filistin’e döndüler.
Filistin’e geri dönüş için teşvik: 35/10 ve 51/11: ‘Ve Rabbin kurtardıkları dönecekler ve terennümle Sion’a varacaklar ve başları üzerinde ebedi sevinç olacak, meserrete ve sevince erecekler ve kederle inilti kaçıp gidecek.’ 30/19: ‘Ey kavim sen ki Sion’da ve Yeruşalim’de oturuyorsun artık ağlamayacaksın, feryadının sesi üzerine elbet sana lütfedecek, işitince sana cevap verecek.’ 65/19: ‘Ve Yeruşalim’le sevinip coşacağım ve kavmimle mesrur olacağım ve artık onda ağlayış sesi ve figan sesi işitilmeyecek.’ Ancak tarihle sabittir ki hiçbir zaman burada söylendiği gibi olmamıştır. Yahudilerin bir kısmı Babil sürgününden sonra Filistin’e geri döndüler ancak daha sonra Roma sürgünüyle başlayan sürgünleri gittikleri her yerden bir süre sonra sürülmekle yüzyıllar boyu sürdü.
BÜYÜK YAHUDİ KRALLIĞI
Büyük Yahudi Krallığı: 34/17: ‘Ve onlar için o kura çekti ve onun eli ölçü ipiyle onlara pay etti, ebediyen onların mülkü olacak, nesilden nesle orada oturacaklar.’ 60/21: ‘Diyarı ebediyen mülk edinecekler.’ Burada söylenenler, Yahudi Krallığı kurulduğunda ve sonrasında hiçbir zaman gerçekleşmemiştir çünkü mevcut Tevrat gerçekten Allah sözü değil, Allah adına insanların kurgulayıp yazdıkları bir metindir. Bu vaatler, Yahudilerin tarih boyu gerçekleşmesini düşledikleri istekleridir ve bunlar birer bir tanrı vaadi olarak sunulmaktadır.
Büyük Yahudi Krallığının nitelikleriyle ilgili kehanet: Bu Netahyahu’nun söylediği cümledir: 60/18: ‘Ülkende şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık. Surlarına Kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin’ Dünyanın dört bir yanından gelip yerli halkın ülkesini, malını, mülkünü çalan hepsi birer ‘hırsız ve terörist’ olan bir kitle olan Yahudilerin ‘devlet’ adını verdiği azgınlar çetesi, bu cümleyle Filistin ve çevresinde kendilerine ait sorunsuz çok büyük bir ülke kurup yaşayacaklarını beklemektedirler. Bu mümkün değildir. Çünkü hayalini kurdukları ve uğrunda her türlü azgınlığı yaptıkları ‘Büyük Yahudi Krallığı’, Nil ve Fırat arasını kapsayan vaat edilmiş olduğuna inandıkları toprakları içeriyor. Bu toprakların sahipleri elbette onlarla mücadele edeceklerdir.
Babil sürgünü sonrası kurulacak İsrail Krallığının ‘ömrü’ için kehanet: 62/8: ‘Rab sağ elinin ve kuvvetinin pazusu hakkı için ant etti: Gerçek senin buğdayını yiyecek olsun diye artık düşmanlarına vermeyeceğim ve onun için emek verdiğin yeni şarabını yabancılar içmeyecek.’ 65/21: ‘Ve evler yapacaklar, oturacaklar; bağlar dikecekler ve meyvesini yiyecekler.’ 65/22: ‘Onlar bina edip de başkası oturmayacak onlar dikip de başkası yemeyecek çünkü kavmimin günleri ağacın günleri gibi olacak ve seçtiklerin kendi ellerinin işini eskitecekler.’ 65/23: ‘Boş yere emek vermeyecekler ve felaket için doğurmayacaklar çünkü kendileriyle beraber onlardan çıkanlar Rabbin mübareklerinin zürriyetidir.’ Bu cümlelerde ‘Olmayacak’ denilen ne varsa hepsi olmuştur çünkü bu sözler ‘Allah adına uydurulmuş’ olduğundan gerçekleşmesi söz konusu olmamıştır.
BÖLGEDE BÜYÜK BİR SAVAŞ ÇIKACAK
Savaş durumunda Yahudiler düşmandan korkup kaçacaklar: 30/16: ‘Ve siz: Hayır çünkü at üzerinde kaçacağız, dediniz; bunun için siz kaçacaksınız ve siz: Ayağı tez atlara bineceğiz, dediniz; bunun için sizi kovalayanların ayağı tez olacak.’ 30/17: ‘Bin kişi bir kişinin korkutması ile kaçacak, siz dağ başında bir işaret ve tepe üzerinde bir bayrak gibi kalıncaya kadar beş kişinin korkutması ile kaçacaksınız.’ Bu cümleler gerçek savaşçılar karşısında. Yahudilerin durumunu anlatmaktadır.
Yahudiler, Rabbin kendileri için savaşmasını isterler: 30/31: ‘Çünkü Aşur (/Asur), Rabbin sesiyle dehşete düşürülecek, onu değneği ile vuracak.’ 31/4: ‘Çünkü Rab bana şöyle diyor: Aslan ve genç aslan avı üzerinde nasıl homurdarsa, ona karşı çobanlar kalabalığı çağırıldığı halde onların sesinden yılmaz ve onların gürültüsünden nasıl irkilmezse orduların Rabbi de Sion dağı üzerinde ve onun tepesi üzerinde cenk etmek için öyle inecek.’ 31/5: ‘Kuşlar nasıl kanat gererlerse orduların Rabbi Yeruşalim’i öyle koruyacak, onu koruyacak ve azat edecek, geçecek ve kurtaracak.’ 31/8: ‘Ve Aşur, kılıçla düşecek, insan kılıcı ile değil ve kılıç onu yiyip bitirecek, adamların kılıcı ile değil ve kılıç önünden kaçacaklar.’ 35/3: ‘Zayıf elleri kuvvetlendirin ve sarsak dizleri pekiştirin.’ 35/4: ‘Yürekleri korkak olanlara deyin: Kuvvetlenin, korkmayın, işte Allah’ınız, öç, Allah’ın karşılığı geliyor; o kendisi geliyor ve sizi kurtaracak.’ 54/17: ‘Sana karşı yapılan hiçbir silah işe yaramayacak ve hükümde sana karşı kalkan her dili suçlu çıkaracaksın. Rab kullarının mirası budur ve onların salahı bendendir, Rab diyor.’ Aşağıdaki cümlelerde isi giyecekleri insan gibi kanla ıslanan varlık tanrı olarak anlatılmaktadır: 63/2: ‘Niçin elbisende kırmızılık var ve niçin esvabın mâsarada (üzüm çiğnenen yer) üzüm çiğneyenin esvabı gibi?’ 63/3: ‘Mâsarayı ben tek başıma bastım ve yanımda kavimlerden kimse yoktu ve öfkemde onları çiğnedim ve onları kızgınlığımla ayak altına aldım ve onların kanı esvabımın üzerine sıçradı ve bütün elbiselerimi kirlettim.’ 63/4: ‘Çünkü yüreğimde öç alma günü vardı ve fidye ile kurtardıklarımın yılı gelmiştir.’ 63/5: ‘Ve baktım ki yardımcı yoktu ve destekleyen olmadığına şaştım ve kendi pazum bana kurtuluş getirdi ve kızgınlığım bana o destek oldu.’ 63/6: ‘Ve kavimleri öfkemde çiğnedim ve kızgınlığımda onları kırdım ve kanlarını yere akıttım.’
66/14: ‘Rabbin gazabı da düşmanlarının üzerinde olacak.’ 66/15: ‘Çünkü işte öfkesini şiddetle ve takdirini ateş aleviyle ödemek için Rab ateşle gelecek ve onun cenk arabaları kasırga gibi olacak.’ 66/16: ‘Çünkü Rab bütün beşere ateşle ve kılıçla hükmü icra edecek ve Rabbin öldürdükleri çok olacak.’ 66/24: ‘Ve çıkacaklar ve bana karşı günah işlemiş adamların leşlerine bakacaklar çünkü onların kurdu ölmez ve onların ateşi sönmez ve bütün beşerin menfuru olacaklar.’
Yahudi tanrısı savaşta kanla beslenecek ve doyacak: 34/5: ‘Çünkü kılıcım göklerde kanıncaya kadar içti, işte Edom üzerine ve lanet ettiğim kavmin üzerine hüküm için inecek.’ 34/6: ‘Rabbin kılıcı kana, kuzuların ve ergeçlerin kanına doydu, yağla, koç böbreklerinin yağı ile yağlandı çünkü Rabbin Bostsra’da kurbanı ve Edom diyarında büyük kırgını var.’ 34/7: ‘Ve onlarla yaban öküzleri ve boğalarla beraber buzağılar inecekler ve onların diyarı kana doyacak ve yağdan onların toprağı semizleşecek.’
Melekler de Yahudiler için savaşmaktadır: 37/36: ‘Ve Rabbin meleği çıktı ve Aşur ordugahında yüz seksen beş bin kişiyi vurdu ve sabahleyin adamlar erken kalktıkları zaman işte hepsi ölmüş leşlerdi.’
Yahudilerin kitaplarında ahirete yönelik açık anlatımlar olmadığından Yahudilerde doğru bir ahiret inancı yoktur. Bu nedenle savaşıp ölmek istemezler. Bu ifadelerde insanları yeryüzünde sınav için yaratıp bırakan bir tanrı inancı yerine, Yahudilerin düşmanlarıyla savaşan ve intikam ateşiyle yanan bir tanrı telakkisi vardır. Bu anlayış çok tanrılı dinlerdeki tanrıların savaşları düşüncelerinin kalıntısıdır. Aşurlularla yapılan savaşların anlatıldığı bu bölüm bugün Filistin’de ve Lübnan’da gerçekleştirilmeye çalışılan katliamlarda yinelenmektedir.
KIYAMET SAVAŞI/ARMEGEDON SONRASI YABANCILARIN DURUMU:
Savaşın sonu: 11/14: ‘Ve garp tarafında Filistilerin sırtına uçup atılacaklar; şark oğullarını birlikte çapul edecekler, Edom ve Moab üzerine ellerini atacaklar ve Ammon oğulları onların sözünü dinleyecekler.’
Yahudiler, tüm ulusların zenginliğini ele geçirecekler: 60/5: ‘Ulusların serveti sana akacak. 60/ 9: ‘Uzaktan senin oğullarını, gümüşleri ve altınları ile Allah’ın Rabbin ismi için ve İsrail’in kutsalı için getirsinler.’ 60/10: ‘Kralları sana hizmet edecek.’ 60/11. ‘Ve kapıların daima açık duracak, milletler servetini … sana getirsinler diye gece gündüz kapanmayacaklar.’ 60/16. Ve milletlerin sütünü emeceksin ve kralların memelerini emeceksin’ 61/6: ‘Milletlerin servetini yiyeceksiniz ve onların izzeti size geçecek.’ 66/12: ‘Milletlerden emeceksiniz; kucakta taşınacaksınız ve dizler üzerinde okşanacaksınız.’ Dünya zenginliğini sömüren bir düzenin kurucularının Yahudiler olduğu herkesçe bilinmektedir.
Savaş sonrasında Hristiyanlar ‘sünnetsiz’ ve ‘murdar’ olduklarından öldürülecekler ve sağ kalanlar da Kudüs’e sokulmayacaklar: 52/1: ‘Sünnetsiz ile murdar adam artık sana girmeyecek.’ 52/11. Çekilin, çekilin oradan çıkın, murdara dokunmayın.’ 66/17: ‘Bahçelere gitmek için kendilerini takdis ve tathir edenler, ortada birinin arkasında domuz eti ve mekruh şey ve fare yiyenler, hep birden bitecekler, Rab diyor.’ Bu sözlerle, bulundukları yere yerleşip geri dönmek istemeyen Yahudiler geri dönmeye ikna edilmeye çalışılmaktadır. Çünkü Yahudi inancına göre kendileri dışındaki Hristiyanlar dâhil herkes ‘murdar’ sayılmaktadır. Bu nedenle ülkede sünnetsiz Hristiyanlar başta olmak üzere yabancılara yer olmayacaktır. Yine burada domuz eti yiyen Hristiyanların da yok edileceğine işaret edilmektedir. İşte bu nedenle yaşanmakta olan İsrail saldırılarında Hristiyan köyleri de bombalanmaktadır.
Yahudilerin savaş sonrasında kızlara karşı tavırları: 47/1: ‘Ey sen ere varmamış Babil kızı, aşağı in de toprakta otur, ey Kildaniler kızı, taht yok, yere otur çünkü artık sana nazik ve nazlı demeyecekler. 47/2: ‘İki değirmen taşı al da un öğüt, peçeni aç, eteği kaldır, baldırı aç, ırmaklardan geç.’ 47/3: ‘Çıplaklığın açılacak, evet, ayıbın görülecek, ben öç alacağım ve kimseyi esirgemeyeceğim.’ Yahudilerin tanrısı, başka toplumların kızlarının aşağılanması, köleleşmesi ve tecavüze uğramasıyla Yahudilerin düşmanlarından öç almaktadır.
Yahudilerin savaş sonrasında genç erkeklere karşı tavırları: 31/8: ‘Onların genç yiğitleri senin için angaryacı (parasız çalışan köleler) olacaklar.’
Savaş sonrasında insanlık iyice azalacak: 24/1: ‘İşte Rab dünyayı boşaltıyor ve onu çöl ediyor ve onun yüzünü alt üst ediyor ve orada oturanları dağıtıyor.’ 24/3: ‘Dünya baştan başa boşalacak ve baştan başa çapul edilecek çünkü bu sözü Rab söyledi.’ 24/13: ‘Çünkü zeytin düşürmek için ağaca vurdukları zaman nasılsa bağ bozumu bitince arta kalan üzümler nasılsa dünya ortasında kavimler arasında öyle olacak.’ Bu savaş sonrası dünyada çok az insan kalacağı ifade edilmektedir.
Savaş sonrası tüm uluslar, Yahudilere boyun eğecek: 2/1: ‘Amots’un oğlu Yeşaya’nın sözü: Yahuda ve Yeruşalim hakkında gördü.’ 2/2: ‘Ve son günlerde vaki olacak ki dağların başında Rab evinin dağı pekiştirilecek ve tepelerden yukarı yükselecek ve bütün milletler ona akacaklar.’ 2/3: ‘Ve çok kavimler gidecekler ve diyecekler: Gelin ve Rabbin dağına, Yakub’un Allah’ının evine çıkalım ve kendi yollarını bize öğretecek ve onun yollarında yürüyeceğiz. Çünkü şeriat Sion’dan ve Rabbin sözü Yeruşalim’den çıkacak.’ 2/4: ‘Ve milletler arasında hükmedecek ve çok kavimler hakkında karar verecek.’ 66/18: ‘Çünkü ben onların işlerini ve düşüncelerini bilirim; bütün milletleri ve dilleri bir araya toplayacağım vakit geliyor ve gelip benim izzetimi görecekler.’ Dünyanın Yahudi yönetiminde olacağını beklemektedirler.
Yabancı uluslar, Yahudilere köle ve hizmetçi olacaklar: 49/7: ‘İnsanın hor gördüğü, milletlerin nefret ettiği, hükümdarların kölesi olan adama (Yahudi’ye), İsrail’in Kurtarıcısı ve Kutsalı Rab şöyle diyor: Sadık olan Rabden, seni seçmiş olan İsrail’in Kutsalından ötürü krallar seni görüp ayağa kalkacaklar, reisler görecekler ve secde edecekler.’ 49/22: ‘Rab Yehova şöyle diyor: İşte milletlere elimi kaldıracağım ve kavimlere bayrağımı yükselteceğim ve senin oğullarını kucaklarında getirecekler ve senin kızlarını sırtlarında taşıyacaklar.’ 49/23 : ‘Ve krallar sana lala ve kraliçeleri sana dadı olacaklar; yere kapanıp ayaklarının tozunu yalayacaklar ve bileceksin ki Rab benim ve beni bekleyenler utandırılmayacaklar.’ 60/10: ‘Ve ecnebiler senin duvarlarını yapacaklar ve kralları sana hizmet edecekler.’ 60/12: ‘Çünkü sana kulluk etmeyen millet ve ülke yok olacak ve o milletler tamamen harap olacaklar.’ 60/13: ‘Ve seni sıkıştıranların oğulları sana eğilerek gelecekler ve seni hor görenlerin hepsi senin ayaklarının altında yere kapanacaklar.’ 61/5: ‘Ve yabancılar durup sürülerinizi güdecekler ve ecnebiler çiftçileriniz ve bağcılarınız olacaklar.’
Mısır, köleliğe razı olacak: 19/1: ‘Mısır’ın putları onun yüzünden titreyecekler ve Mısır’ın yüreği kendi içinde eriyecek.’ 19/16: ‘O gün Mısırlılar kadın gibi olacaklar ve orduların Rabbinin üzerlerine salladığı elinin sallanmasından titreyip yılacaklar.’
Lübnan toprakları işgal edilecek: 29/17: ‘Lübnan’ın semereli tarlaya döndürülmesi ve semereli tarlanın orman gibi sayılması artık pek az zamanda olmayacak mı?’ 35/2: ‘Lübnan’ın izzeti, Karmel’in ve Şaron’un haşmeti ona verilecek.’ 60/13: ‘Lübnan’ın izzeti olan servi, çınar ve şimşir ağacı Makdisimin yerini güzelleştirmek için hep birden sana gelecekler ve ayaklarımın yerini izzetli kılacağım.’ Yahudilere , Lübnan’ın zenginliklerine konmak için Lübnan’ı işgal etmeyi istemektedirler.
Yeni Dünya’nın kuruluşu: 65/17: ‘Çünkü işte ben yeni gökler ile yeni yer yaratmaktayım ve önceki şeyler anılmayacak ve fikre gelmeyecek.’ 66/8: ‘Memleket bir günde doğar mı? Bir millet birden doğar mı?’ 66/22: ‘Çünkü yaratacağım yeni gökler ve yeni yer karşımda nasıl duracaksa zürriyetinizle adınız da öyle duracak.’ Tüm bu ifadelerden hareketle Yahudiler ‘Yeni Dünya Düzeni’ adını verdikleri, tüm toplumların onların köle ve hizmetçileri olarak çalıştığı böyle bir düzeni kurma amacı doğrultusunda çalışmaktadırlar.
Yahudilerin kendini ‘ışık’ saydığı bir düzen: 2/5: ‘Ey Yakub evi, gelin de Rabbin ışığında yürüyelim.’ 60/1: ‘Kalk, aydınlan çünkü ışığın geldi ve Rabbin izzeti senin üzerine doğdu. 60/2: ‘Çünkü işte dünyayı karanlık ve ümmetleri koyu karanlık örtecek fakat senin üzerine Rab doğacak ve izzeti senin üzerinde görünecek.’ 60/3: ‘Ve senin ışığına milletler ve sona doğan günün parlaklığına krallar gelecekler. 61/6. Size Rabbin kahinleri denilecek, size Allah’ımızın hizmetçileri diyecekler. 61/9. … kendilerini/Yahudileri görenlerin hepsi onları ‘Rabbin mübarek kıldığı zürriyet’ diye tanıyacaklar.’
İşte bu nedenle Netahyahu, kendi savaşlarının ‘ışık ile karanlık’ arasında olduğunu söylemektedir. Elbette bu sözler, Yahudilerin sürgünde yaşadıkları köleliği, aşağılanmayı iyileştirme yollarındandır. Bulundukları ülkelerde sapkın görüşleri ve o toplumları sömürmeleri nedeniyle kısa süre içinde nefret kazanan Yahudiler, kendilerini burada söz edilen ‘ışık’ saydıklarından yalnızca kendilerinin egemen olup yönettikleri ‘yeni bir dünya düzeni’ kurarak dünyayı ele geçirerek yaşamanın ilahi plan olduğuna inanmaktadırlar.
II. BÖLÜM
KUR’AN’A GÖRE YAHUDİLERİ BEKLEYEN SON
Tüm okuyanların bildiği gibi Kur’an’daki kıssalar bölümünün önemli bir kısmını Yahudilerle ilgili anlatımlar oluşturur. Bu anlatımlarda çok ilginçtir hep Yahudilerin büyük çoğunluğunun Allah’ın elçilerine karşı azgınlıkları ve vahyin ilkelerini hiçbir zaman ciddiye almadıklarından söz edilir. Bu yazımızda Mekke’de indirilen ‘İsra(Gece Yürüyüşü) Suresi 17/1-8 bağlamında Yahudilerin yaşadığı ve yaşayacağı büyük felaket ve yıkımlardan söz eden bölüm üzerinde durmaya çalışacağız.
Rahman ve rahim Allah’ın adıyla
سُبْحَانَ الَّـذٖٓى اَسْرٰى بِعَبْدِهٖ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذٖى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاؕ اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ ﴿١﴾ : 1. Kulunu, bir gece Mescidi Haram’dan ayetlerimizden bir kısmını göstermek için bereketle kuşattığımız Mescidi Aksa’ya/uzak mescide yürüten (Allah) eksikliklerden uzaktır. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.
وَاٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنٖٓي اِسْرَٓائٖلَ اَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُونٖي وَكٖيلاًؕ ﴿٢﴾ : 2. Ve Musa’ya Kitabı verdik: ‘Benden başkasını üzerinize vekil/yetkili otorite edinmeyin.’ diye onu İsrailoğullarına kılavuz kıldık.
ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍؕ اِنَّهُ كَانَ عَبْداً شَكُوراً ﴿٣﴾ : 3. (Musa) Nuh’la birlikte taşıdıklarımızdan bir toplumdandı, doğrusu o çok şükreden bir kuldu.
وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَنٖٓي اِسْرَٓائٖلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْـلُنَّ عُـلُواًّ كَبٖيراً ﴿٤﴾ : 4. Biz, Kitapta İsrailoğullarına: ‘Yeryüzünde iki kere bozgunculuk çıkaracak ve büyüklendikçe büyükleneceksiniz.’ diye bildirmiştik. (Yeryüzünde fesat/bozgunculuk çıkarmak, sözü Kur’an-ı Kerim’de genellikle ‘savaş, çatışma, toplumsal bunalım’ anlamında kullanılmaktadır.)
فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَاداً لَنَٓا اُو۬لٖي بَأْسٍ شَدٖيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِؕ وَكَانَ وَعْداً مَفْعُولاً ﴿٥﴾ : 5. Bu ikisinden ilkinin zamanı geldiğinde, üzerinize sert savaşçı kullarımızı göndermiştik. Bunlar, evlerin arasına kadar her yeri aramışlardı. Bu, gerçekleşmiş bir sözdür.
ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَاَمْدَدْنَاكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَجَعَلْنَاكُمْ اَكْثَرَ نَفٖيراً ﴿٦﴾ : 6. Sonra mallarla ve oğullarla yardım edip sayınızı daha da çoğaltarak onlara karşı size yeniden güç verdik.
اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَأْتُمْ فَلَهَاؕ فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُٓؤُ۫ا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبٖيراً ﴿٧﴾ : 7. (Bundan sonra) Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz; yok eğer kötülük ederseniz o da kendinizedir. (Ettiğiniz kötülükler yüzünden) Sonraki sözün zamanı geldiğinde ise (üzerinize yürüyen savaşçılar) onurunuzu çiğneyecekler, daha önce girdikleri gibi yine mescide girecekler ve ele geçirdikleri her şeyi yakıp yıkıp yok edecekler.
عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يَرْحَمَكُمْۚ وَاِنْ عُدْتُمْ عُدْنَاۘ وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرٖينَ حَصٖيراً ﴿٨﴾ : 8. Rabbinizin size acıması beklenebilir ancak eğer (وَلَتَعْـلُنَّ عُـلُواًّ كَبٖيراً) büyüklendikçe büyüklenir, ( تُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ ) yaşadığınız yerlerde fesat çıkarır, (savaş çıkarıp toplumların bunalımlarına neden olarak ilahi ilkelerden) dönerseniz biz de döneriz. Çünkü biz cehennemi inanmayanlar için hüsran yeri kıldık.’
Bazı müfessirler 7 ve 8. ayetlerdeki durumu, MS 70’te Roma döneminde yaşanan işgal ve yıkım olarak değerlendirmişler ancak bir kısım müfessirler de ayetin cümle yapasından hareketle burada söz edilen durumun vahyin kendisine geldiği Hz. Muhammed’in yaşadığı döneminde henüz gerçekleşmemiş, dikkate alınmazsa ‘sünnetullah/ilahi yasalar’ çerçevesinde gerçekleşmesi beklenilen bir uyarı olarak değerlendirmişlerdir. Bu tefsire göre İsra Suresi 17/7, 8. ayetlerinde söz edildiği gibi eğer Yahudiler azgınlıklarını artırır, sapkın amaçları için fitne, fesat, bunalım, savaş çıkarırlarsa ‘sünnetullah’ gereği öncekinden çok daha kötü bir yıkım ve bozguna uğrayacaklardır.
…
Kaynaklar:
Kur’an-ı Kerim
Kitab-ı Mukaddes/ Eski ve Yeni Ahit (Tevrat, İnciller ve Mektuplar), Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul, 1976.