“İSLAM BİZİM DÜŞMANIMIZDIR”(!)

Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 13.10.2021

Toplumsal yaşamın her alanındaki birliktelikler öncelikle ortak amaçlar üzerine kurulur. Ancak oluşturulan birlikteliklerin dağılmaması için ortak düşman ve düşmanlıklar da gerekli görülür. Bu durum iç siyasette olduğu gibi dış siyasette de böyledir.

Buna Sovyet Rusya’nın yıkılışıyla ‘amaç ve düşman’ yokluğuna düşen NATO VE AB’nin yeni düşman arayışını örnek verebiliriz. İngiliz eski başbakanlarından Margaret Thatcher, 1990 yılında İskoçya’da yapılan NATO toplantısında -herkesin bildiği- şu sözleri söylemişti: “Sovyetler Birliği yıkılmıştır, karşımızda düşman kalmamıştır. Ama düşmansız bir ideoloji yaşayamaz. Yeni bir düşman bulmamız lazım. Düşman aramaya ise gerek yok; yeni düşmanımız İslam’dır”. Böylece Sovyet sosyalizminin yayılmacılığına karşı oluşturulan birliktelikler ve kuruluşlar, dağılıp çözülmemek için ortak ve kendilerince anlamlı bir düşman bulmuş oluyorlardı. Bu da esasında yüzyıllardır olduğu gibi 1. Dünya Savaşında tam anlamıyla ortaya koydukları ancak yaşadıkları 2. Dünya Savaşının ağır sonuçları nedeniyle yeniden açıkça ortaya koymayı erteledikleri, tarihî genlerinde kodları bulunan eski İslam düşmanlığıdır.

Bu kararı fiilen onaylayan bir görüşü, kırk ülkenin desteğiyle 20 Mart 2003’te "Irak Özgürleştirme Operasyonu" kod adıyla Irak’ı işgale başlayan dönemin ABD Başkanı George W. Bush da şu cümlelerle ortaya koymuştu: ‘Tüm dünyayı teröristlerden temizleyeceğiz, yeni bir Haçlı Seferi’ne başlıyoruz.’ demiş, yapacakları savaş için tüm ülkelerden destek istemişti. Bilindiği gibi Haçlı Seferi, Müslüman topraklarına karşı tüm Hıristiyan ülke ordularının bir araya gelerek sefer düzenlemesi anlamında tarihsel bir terimdir. Bugün işgal için iddia ettikleri tüm neden ve dayanakların yalan olduğu açıkça ortaya çıktığı halde Irak işgali de hala sürmektedir. Doğrudan ve dolaylı olarak farklı biçimlerde sürdürülen ABD önderliğindeki tüm Haçlı işgalleri gibi. Ya kukla yöneticiler atayarak ya kendilerine bağlı kadroları destekleyip iktidar ederek ya da doğrudan işgalle yüz binleri öldürerek, yerinden yurdundan ederek zulümlerini sürdürmekte, gerçek yüzlerini göstermekte de bir sakınca görmemektedirler. İşgalleri sonucu yerinden yurdundan ettikleri insanlar, onların ülkelerine gitmek isteyince onları istememekte ve bir daha aşağılamaktadırlar. Oralarda doğanlar, işgalciler vatanlarını sömürdüğü için aç kalmış olsalar bile bunların ülkelerine gelmemelidirler çünkü bunlar oralarda ezilen(!) kitlelere er-geç demokrasiyi getireceklerdir(!). Yani esasında suyun üstündeki kurt alttaki kuzuyu, suyu bulandırdığı için derisiyle, kemiğiyle, iliğiyle birlikte yemeyi kafasına koymuştur.

Hepimizin bildiği gibi Batı tüm işgallerinde ‘özgürlük, demokrasi, eşitlik, insan hakları, adalet, terörizmle mücadele’ gibi içini dileyenin dilediği şekilde doldurabildiği sözcüklerle işgal hareketini meşrulaştırmaya çalışır. Oysa bunların çoğu kendi ülkelerinde de yoktur. Emperyalist Batı, postmodern işgal hareketlerinde ise perdenin önüne, talimatlarıyla bir araya topladığı yerlilerden bir kitle geçirmeyi de ihmal etmemektedir. ABD Eski Dış İşleri Bakanı Henry Kissinger, bu durumu şöyle ifade eder: ‘Amerika iki sebeple güçlüdür: 1. Ülkesindeki vatan hainlerini bulur, öldürür. 2. Diğer ülkelerdeki vatan hainlerini bulur, kullanır.’ Evanjelizm soslu çıkar dinine tapan ABD’nin İslam ülkelerindeki ve özellikle Türkiye’deki siyasetini, bu açıklamadan daha iyi izah imkânı yoktur. Amaçları için ülkeleri, insanları, toplulukları kullanır; işleri bitince fırlatıp atarlar. Ancak çoğu kere kullanılanlar, -mankurtlaştırılmaları nedeniyle- ne kötü bir istismara maruz kaldıklarını bile fark edemezler. Pek çok örneğini bildiğimiz gibi.   

Batı’nın söylemlerinde düşman olarak genellikle Rusya ve son zamanlarda Çin gündem edilse bile eylem alanlarına bakıldığında, baş düşman olarak kimleri ve nereleri gördükleri açıkça ortadadır. Bu da İslam’ı yeni düşman sayma konusundaki görüş birliğinin bir sonucudur. Tüm eylemlerinin İslam coğrafyasında fitne, fesat, çatışma, savaş, kargaşa çıkarmaya yönelik olduğu; bunun için de para ve silah yardımlarını, İslam coğrafyasından buyruklarına girenlere, kendi toplumlarına karşı kullanma şartıyla bol bol verdikleri aşikârdır. Yeter ki Müslümanlar kendi aralarında çatışsınlar, yeter ki tüm çatışma ve savaşlar İslam coğrafyalarında olsun! Çok uzağa gitmeye gerek yok: Terör destekçisi ABD’nin 50 bin tır dolusu silahı, bu silahları kullanabilecekleri eğitimle birlikte vermesi ülkemizin güneyindeki terörist unsurlara vermesi, Batı’nın öncelikli gerçek düşmanının başta Türkiye olmak üzere tüm İslam coğrafyası olduğunu açıkça göstermeye yeter.

Emperyalist ülkelerin destekleri örgütler, yalnızca yakın coğrafyamızdaki terörist örgütlerle sınırlı değildir. Müslümanların yaşadığı her yerde, ülkeyi ‘işgal valisi’ gibi yönetenlere karşı oluşmuş haklı yerel öfkenin de yardımıyla kontrolü kendilerinde olan pek çok örgüt oluşturmuşlardır. Bu örgütlerin arkasındaki silah ve para kaynağı, bu Batılı emperyalist ülkelerdir. Yokluk içindeki toplumlarda bile bu örgütlerin ellerindeki en gelişmiş teknolojiye sahip silahlar ve iletişim araçları, bir yandan sömürünün boyutunu ortaya koyarken diğer yandan da önce bir düşman yaratıp daha sonra bu düşmanın korkutuculuğuna işaret etmeleri, kendilerinin bir arada kalmaları için de gereklidir. Çünkü bu birliktelikleri; bu coğrafyalardaki zenginlikleri, kendi aralarında kavga etmeden birlikte sömürebilmeleri için gerekli olduğu gibi, buralarda kendilerine karşı oluşabilecek karşı oluşumlara karşı da birlikte hareket etmeyi sağlamaktadır. İşgale gerçek anlamda direnen oluşumlar da işgalci ülkelerin dezenformasyonu nedeniyle terörist gruplar arasında gösterilebilmektedir.

İslam coğrafyasında bu oluşumlar tabii ki durduk yerde ortaya çıkmadı. Bu toplulukları oluşturabilmek için kendilerine Müslüman dedikleri halde İslam adına bilgisizliğin kol gezdiği yerlerde ‘geleneksel ham algıları’, İslam adına ve yerine öne çıkararak bu toplulukları oluşturmak ve bir arada tutmakta eksen kılmışlardır. Böylece yerel ve geleneksel birikimden kendi bildiklerini veya kendilerine söylenip öğretilenleri ‘Tanrı’nın söylediği tek doğru buyruklar’/ ‘Allah katındaki tek din olan İslam’ın tek doğru algılanışı’ sayan kişiler; ülkelerindeki gerçek düşmanlar olan yabancı işgalciler yerine, birbirlerini tekfir ederek işe başlamış ve kısa sürede birbirlerini öldürmekte sakınca görmeyecek duruma gelmişlerdir. Bunun sonunda İngiltere, Fransa, ABD başta olmak üzere tüm emperyalist ülkeler, kendileri için pek çok can ve para kaybına neden olan Haçlı birliklerini göndermeden işgali gerçekleştirmiş; böylece uzun veya kısa vadede kendilerinin ‘soykırım’ yapmakla suçlanmasına neden olacak durumlardan uzak kalmış olmaktadırlar. Bu yolla soykırımı ülkedeki kullanılmaya elverişli kişiler eliyle yapmakta ve sömürülerinin karşısına dikilebilecek herkesi yok etmektedirler.

Birbirine düşman olarak oluşturdukları bilgice yetersiz silahlı topluluklar eliyle onların yine kendi insanlarına yaptırdıkları ‘Kur’an’ın hiçbir ilkesine sığmayan’ İslam’ın aydın yüzünü karartan eylemler ise bu örgütleri el altından destekleyen ülkeler tarafından üç yönlü olarak kullanılmaktadır: 1. Kendi coğrafyalarında ve dünyanın genelinde İslam’a ilgi duyanlara ve yeni Müslüman olanlara gösterilerek: ‘Sizin ilgi duyduğunuz din bu mu? Siz böyle bir dine mi ilgi duyuyorsunuz?’ demek istemektedirler. 2. Atadan-dededen Müslümanlara: ‘Mensup olmakla şeref ve izzet duyduğunuzu iddia ettiğiniz din bu işte. İnancınız size bunları mı emrediyor? Sizin ne kötü bir inancınız varmış!’ demek istemektedirler. 3. Düşmanlıklarını açıkça ilan ettikleri Müslümanları ‘birey, toplum ve devlet’ olarak sürekli çatışma ve kargaşa nedeniyle güçsüz düşürmektedirler. Yeter ki bu coğrafyalar hep güçsüz olsun, kimse onlara ‘La havle’ diyemesin; yeter ki onlar Afrika ülkelerinde madenlere, Irak’ta ve Suriye’de petrole, başka ülkelerde başka zenginliklere konsun ve silahlandırdıkları mankurtlara da kendi bekçi k…liklerini yaptırabilsinler.

Bu yazdıklarımı bu ülkede bilmeyen var mı? Bence hayır! Bu yazdıklarımı bu ülkede herkes az-çok biliyor. Bizi düşman ilan edip üstelik düşmanlıklarını her gün biraz daha açıkça gösterenlere, bunu yaparken aba altından sopa göstermek kabilinden yaptıkları yeni ittifaklarını gözümüze sokanlara karşı bizim de elbette ‘tüm bireysel görüş ve düşüncelerimizin üstünde’, millî ve İslamî bir duruşumuz olmalıdır.

VİDEOLAR


Aile ve Toplumsal cinsiyet eşitliği (21.12.2024)
Aile ve Toplumsal cinsiyet eşitliği (21.12.2024)
israil Gerçeği-2-(Arz-ı Mev’ud - Yeşayanın Kehaneti) (06.12.2024)
israil Gerçeği-2-(Arz-ı Mev'ud - Yeşayanın Kehaneti) (06.12.2024)

İsrail Gerçeği-1 (29.11.2024)
İsrail Gerçeği-1 (29.11.2024)
Kur’an’da Önerilen Müslüman Ahlâkı (16.05.2024)
Kur'an'da Önerilen Müslüman Ahlâkı (16.05.2024)

Allah’ın Dostları-Veli/Evliya (23.05.2024)
Allah'ın Dostları-Veli/Evliya (23.05.2024)
Allah Neden Vardır? (02.05.2024)
Allah Neden Vardır? (02.05.2024)

Mutluluk Nedir? (25.04.2024)
Mutluluk Nedir? (25.04.2024)
Kur’an’a Şirk Koşmak.(07.03.2024)
Kur'an'a Şirk Koşmak.(07.03.2024)

Narsizm, Sekülerizm, Deizm. (02.03.2024)
Narsizm, Sekülerizm, Deizm. (02.03.2024)
Rasulullah’ın Kur’an’la İlişkisi (22.02.2024)
Rasulullah'ın Kur'an'la İlişkisi (22.02.2024)

Kur’an’a Göre ’insanların çoğu’ (15.02.2024)
Kur'an'a Göre 'insanların çoğu' (15.02.2024)
Kur’an’a Göre Din Tüccarlığı. (08.02.2024)
Kur'an'a Göre Din Tüccarlığı. (08.02.2024)

Yaşamın Amacı Anlamı. (19.01.2024)
Yaşamın Amacı Anlamı. (19.01.2024)
Kur’an’da İnsana Sorulan Sorular. (12.01.2024)
Kur'an'da İnsana Sorulan Sorular. (12.01.2024)

Sorumluluk Bilinci, Kur’an’a Göre İnsanın Sorumlulukları. (04.01.2024)
Sorumluluk Bilinci, Kur'an'a Göre İnsanın Sorumlulukları. (04.01.2024)
İnsanın Dünya Sınavının Konuları (28.12.2023)
İnsanın Dünya Sınavının Konuları (28.12.2023)

Kur’an’ın Aile Önerileri (21.12.2023)
Kur'an'ın Aile Önerileri (21.12.2023)
Cihad Nedir? (14.12.2023)
Cihad Nedir? (14.12.2023)

Allah’ın Orduları (07.12.2023)
Allah'ın Orduları (07.12.2023)
Lanet-Lanetlenme Nedir? (30.11.2023)
Lanet-Lanetlenme Nedir? (30.11.2023)

Siz Diyorsunuz ki - Kur’an Diyor ki (26.10.2023)
Siz Diyorsunuz ki - Kur'an Diyor ki (26.10.2023)
Sadaka ve Zekat Nedir? Kaç Çeşit Sadaka Vardır?(09.11.2023)
Sadaka ve Zekat Nedir? Kaç Çeşit Sadaka Vardır?(09.11.2023)

Kur’an’ın Anlaşılması Önündeki Engeller ’Çeviri Sorunu (02.11.2023)
Kur'an'ın Anlaşılması Önündeki Engeller 'Çeviri Sorunu (02.11.2023)
Ecel ve Ecel i Müsemma (19.10.2023)
Ecel ve Ecel i Müsemma (19.10.2023)

Kader Nedir? Kader Algımız Nedir? (12.10.2023)
Kader Nedir? Kader Algımız Nedir? (12.10.2023)
Kıyamet Çeşitleri (05.10.2023)
Kıyamet Çeşitleri (05.10.2023)

Kadın Çıkmazları (20.06.2021)
Kadın Çıkmazları (20.06.2021)
Ailevi Mutluluğun Temel İlkeleri  (23.04.2019)
Ailevi Mutluluğun Temel İlkeleri (23.04.2019)
Joomla templates by Joomlashine