Yalnız, Yorgun ve Hırçın Gençler ERGENLER

   Moral Dünyası Dergisi (01.12.2010 sayı:81)

Ergen, çoğu zaman kendisi bile yeterince fark etmediği halde hem kendisiyle, hem aile çevresiyle, hem tüm top­lumla, hem tüm dünyayla, hem insan dışındaki tüm varlıklarla ve hat­ta Yaratıcı’sıyla dahi sanki "kavga veya hesaplaşma" halindedir. Ergen bu çarpışmanın ortasında sık sık yorgun düşer. İşte bu anlarda ergen sığınabileceği bir liman arar.

Gençlik, delilikten bir şubedir.

Çılgınlık ile delilik, delilik ile dâhilik arasındaki ince çizgi önemlidir.

Devletlerin, toplumların, ailelerin kırmızı çizgileri olduğu gibi bireyin de kırmızı çizgileri vardır. İşte, ergenlik tam da bu kırmızı çizgilerin belirlendiği ve oluştu­ğu dönemdir. Tabii kırmızı çizgilerle beraber beyaz ve siyah çizgi­ler de keskinlik kazanmaya başlar. Ergenlik bu sebeple, sandığımızdan daha önemlidir.

Ergenin bi­zim sandığımızdan daha çok ilgiye, özene, yol göstericiye ve sevgi­ye ihtiyacı vardır. Ergen, "irade" adı verilen, beşeri "insan" ve insanı "üs­tün insan" yapan en önemli özelliğinin farkına varmıştır. Artık bu özelliğini tek başına kullanım denemeleri yapacaktır. Yine de anne kuş, ilk uçuşunda yavru kuşun yanında olduğu gibi, o da kendi ba­şına uçacak bile olsa, hiç olmazsa ilk uçuşlarında yanında birilerini arayacaktır. Bu dönemde kendisinin en yakınında-yanı başında olup kendisine yardımcı olanı gönülden sevecektir. İlerleyen dönemlerde bu sevgi, bağlılık hâlini alır ve çoğu kere ömür boyu sürer.

Gerek ergen olarak kendimizi, gerek ergenin çevresindekiler olarak ergeni tanırsak, bu dönemi çok sıkıntılı bir dönem olarak ya­şamak zorunda kalmayabiliriz.

Seneler süren bir dönem için, bilgi­lenmemiz tabii ki gerekiyor. Bilgiyi sevmek, doğru bilgiyi aramak, doğru bilgi ışığında doğ­ru eylemler sergilemek, hayatı bu eylemlerle örgülemek, hayatı doğru yaşamak demektir. Her rahmetin bir zahmetle geldiğini unutmadan, hep birlikte doğruyu aramaya başlamalı ve bunu hep sürdürmeliyiz.

Ergenin arayışı

Ergenlik döneminin oluşum ve gelişiminde, daha önceki dönemlerin çok yo­ğun etkisinin olduğu, herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Daha önceki dönemde yaşanan, okunan, öğrenilen her şey, tanışılan her insan, bu dönemin ve sonraki dönemlerin oluşumunda etkilidir.

Ergenlik döneminin yavaş yavaş başladığı ilk yıllarda, ergenlerin bazıları çok sakin görünseler bile, ister dışa yansıtsınlar ister yansıtmasınlar, tam bir karmaşa ve arayış içindedirler. Çünkü her şey hızla kabuk ve şekil değiştirmekte, görev, so­rumluluk ve ihtiyaçlar da aynı hızla değişmekte, sorular ve sorunlar ise daha büyük bir hızla değişmektedir.

  Ergen, çoğu zaman kendisi bile yeterince fark etmediği halde hem kendisiyle, hem aile çevresiyle, hem tüm top­lumla, hem tüm dünyayla, hem insan dışındaki tüm varlıklarla ve hat­ta Yaratıcı’sıyla dahi sanki "kavga veya hesaplaşma" halindedir. Bu içsel kavga, ergenin kendi kendisiyle barışmayı öğrenmesinin tari­hine kadar sürer. Bu süreye gelene kadar, tüm çatışmalarını doğru­dan veya dolaylı, sebepli veya sebepsiz dışarı yansıtır. ”Eğitimin dörtlüsü” adını verdiğimiz ”anne, baba, öğretmenler ve gönüllü eğitimciler”in, ergenin bu dönemdeki tüm iç değişimlerini, değişen davranışlar yoluyla takip etmesi mümkündür.

Ergen bu süreç boyunca hem uydu olmak istemez, hem sımsıkı bağlanacak unsur­lar arar; hem yalnızlık çeker, hem uzatılan her eli ve kendisine dost­luk sunan insanları reddeder; hem kimseyi beğenmez, hem uygunsuz-beğenilmeyecek arkadaşlar edinir; hem ailesinin desteğine, ilgi­sine, sevgisine, şefkatine çok yoğun ihtiyaç hisseder, hem de onla­rın onaylamadığı, onları kızdıracak ne varsa onları yapar.

Yani bütün zıtlıklar aynı sinede, bir tek insanın davranışlarında ve düşüncelerinde çarpışır durur. Tabii bu esnada gerçekte ergen bu çarpışmanın ortasında sık sık yorgun düşer. Kızdırdığı veya belki sık sık kırdığı annesinin kucağına sığınmaya, dizlerine yatıp başını şefkatle okşatmaya şiddetle ihtiyaç duyar. Boy ölçüşüp, kimi zaman meydan okumaya çalıştığı babasının, sırtını sıvazlayıp "yanındayım" duygusunu vermesine ve zorda kaldığı her zaman ya­nında olmasına aynı şiddetle ihtiyaç duyar.

 

Ergenin ihtiyacı

Ergenlik dönemi, kuşların hayatında uçmanın hemen öncesinde­ki dönemdir. Tüyler, telekler çıkmıştır, ancak daha hiç kanat çırp­mamış olmanın tüm acemiliği vardır. Uçmak üzere yaratıldılar, an­cak henüz uçmayı bilemiyorlar. Ergen de bu dönemde, olmak üzere yaratıldığı kişiliğini ararken kabuğunu çatlatmış, nasıl kullanacağını bilemediği bazı şeylerin (irade, sevgi, öfke vs gibi) sahibi olmuştur; ancak bilgisiz, tecrübesiz ve cesaretsizdir.

Ergen bu çalkantılı dönemi atlatıp, yaşına göre bir olgunluğa ulaşıp, ruhunu, aklını, kalbini, gönlünü dinle(n)meye alıncaya kadar bu durum böyle sürecektir.

Her ergenin, yıllar ilerledikçe birtakım hizmetlerini gören insanlardan daha çok ve zo­runlu bir şekilde, dostluk ve yol göstericilik (rehberlik) ihtiyacı vardır. Bu dostluk ve yol göstericiliği, "eğitimin dörtlüsü" adını ver­diğimiz "anne-baba-öğretmen-gönüllü eğitimciler" öncelikle yap­maya çalışmalıdırlar.

Yol göstericilik (rehberlik), herkesin bildiği gibi, onun yerine hayat yolunda yürüme arzusu ve eylemi değil, ona doğru düzgün yürümeyi ve yürürken düşerse nasıl kalkacağını öğretmektir.

Onun yerine yürüme arzusu ve eylemi, bir özveri değildir. Bu, onu hayat karşısında yetersiz bırakan ve bu sebeple ona yapılan en büyük kötülüktür. Çünkü herkes kendi gücü ve imkânları ile mesa­fe kat eder. Herkes gittiği yere kendisini götürür. Herkesin varabildi­ği yer, kendi başarısıdır. Hiç kimse başkasının beden ayağıyla yürüyemediği gibi, gönül ayağıyla da mesafe alamaz.

Eğitimin dörtlüsü, bu bilinç içerisinde, iyi örnek olarak, doğruyu öğreterek, onu yüreklendirerek, olumlu yönde destek ve telkinlerde bulunarak ona en büyük yardımı yapmalıdır. Hepimiz kendimizin, ailemizin ve milletimizin bugünü ve yarını için bu görevi hakkıyla yerine getirme çabası içinde olmalıyız.

şunu asla unutmamalıyız ki ergen genç asla ihmal edilmeye gelmez…

VİDEOLAR


Kendini Eğitmek ve Geliştirmek için çalışmanın ABC’si (Ekim 2018)
Kendini Eğitmek ve Geliştirmek için çalışmanın ABC'si (Ekim 2018)
Haber Türk 2015 (28 Şubat Süreci)
Haber Türk 2015 (28 Şubat Süreci)

Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı 2013 (Aile İçi İletişimde Söz)
Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı 2013 (Aile İçi İletişimde Söz)
Nevşehir Programı 2013 (Sen Hangisisin? 2)
Nevşehir Programı 2013 (Sen Hangisisin? 2)

Nevşehir Programı 2013 (Sen Hangisisin? 1)
Nevşehir Programı 2013 (Sen Hangisisin? 1)
Dost TV 2013 (Bayram ve İnsan 2)
Dost TV 2013 (Bayram ve İnsan 2)

Dost TV 2013 (Bayram ve İnsan 1)
Dost TV 2013 (Bayram ve İnsan 1)
Dost Tv 2014 (Hz Fatıma, çocukları ve Kerbela)
Dost Tv 2014 (Hz Fatıma, çocukları ve Kerbela)

Dost Tv 2013 (Gençleri Kazanmanın Yolları)
Dost Tv 2013 (Gençleri Kazanmanın Yolları)
Dost TV 2013 (Çocuklarda Sorumluluk Duygusu)
Dost TV 2013 (Çocuklarda Sorumluluk Duygusu)

Dost TV 2009 (Aile İçi İletişim)
Dost TV 2009 (Aile İçi İletişim)
Genç Birikim Dergisi 2011 (Aile Eğitimi 2)
Genç Birikim Dergisi 2011 (Aile Eğitimi 2)

Genç Birikim Dergisi 2011 (Aile Eğitimi 1)
Genç Birikim Dergisi 2011 (Aile Eğitimi 1)
Sun TV 2007 (Kitap Okuma Alışkanlığı)
Sun TV 2007 (Kitap Okuma Alışkanlığı)

TV 5 Yüzleşme 2006 (Ergenlik Dönemi)
TV 5 Yüzleşme 2006 (Ergenlik Dönemi)
TV 5 Bir Tatlı Huzur 2006 (Ergenlik Dönemi)
TV 5 Bir Tatlı Huzur 2006 (Ergenlik Dönemi)

Kon TV 2006 (Ailemiz)
Kon TV 2006 (Ailemiz)
Kon TV 2006 (Evlilik Öncesi)
Kon TV 2006 (Evlilik Öncesi)
Joomla templates by Joomlashine