Sebeplerin ardına saklanıp şeyda eden
Yaratan yaratmışsa ben bir sebeple varım
Ey dünyayla aramda ünsiyet peyda eden
Ömür yanardağında ey benim yâr-ı garım.
Kendi çölünde kayıp, bilmez nere son durak
Yine rüyada susuz, yanmışsın, hummalısın
Her şeyi görmek için gözlerini aç, ancak
Berzahı geçmek için gözünü yummalısın.
Varlık O’nun aynası, evet bu doğru ancak
Aynaya her bakana, sağ yanı sol görünür
Hayal hepsi, aldanıp, sanma gelen kalacak
Bir bakarsın seni de götüren yol görünür
Benimki dağa çıktı, senelerdir küskünüz
Nice yüz bin dehanın koynunda cünuniyet
El etek öpmek için yerlere serilende
Gördüğün tevazuun zirvesi enaniyet.
Cömertlik zirvesine sevdanın bıraktığı
Soylu bir kordan çıkan ateş külde eriyor
Hüsnüniyet uyurken, suizannın yaktığı
Fitnenin ateşinde dostluklar can veriyor.
Denizin girdabını kendine imrendirir
Aşkın boynunu sıkan aklın karabasanı
İncini önüme ser, aklımı kavuran söz
Taş gibi katılaşan kalbime vur asanı!”
Bedenini hak yaptı, ruhun da O’ndan gelme
Malikül-Mülk değilsin, ‘Ben’ dediğin şey kimdir?
Her şeyi sen yapsan da ‘şey’i kendinden bilme
Ömrünce ‘Ben’ diyerek yankılanan sesimdir.
Hepsi Sana varırmış yürünecek yolların
Yeni bir hayat için değişir giyecekler
Yani ki en sonunda Sen’in bütün kulların
Tüm sözlerden geçerek, ‘Allah bir’ diyecekler.