Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 07.07.2020
Her gün ayrı telden çaldın, üfledin
Ne dengeye geldin ne de vazgeçtin
Hisli konuşurdu laf yapan ağzın
Çeyrek ilmin vardı ‘Ben tamım!’ dedin
Hem kendini yordun hem de bizleri
Sildin gidilecek yolu, izleri
Bir sendin doğrucu, sendin gerçekçi
Gösterirdin güya arsız yüzleri
Yanımızda durdun, aldattın bizi
Geçecektik senle koca denizi
Kıyıda bir asa gerekir diye
Dal koymadın kırdın, dutu, cevizi
Eski kirlilere, şimdi pak dersin
Neye yanlış dedin, şimdi hak dersin
İlkeler, ölçüler senin elinde
Bekliyorum bir gün: Enelhak dersin
Nice veballere gireceğine
Saçtığın yanlışı dereceğine
Oturup çalışsan, sussaydın biraz
Az bilgiyle hüküm vereceğine
Korkup boğulmaktan küfrün selinde
Hablullah var sandık senin elinde
Sanırdık ki yeni şeyler söylersin
Süslenirmiş eski sözler dilinde
Sanma sana kızgın, sana kırgınım
Ben kimseye değil bana dargınım
Acıdım ömrümden geçen yıllara
Kendime zincirdim, kendime kınım
Ne uğruna heder oldu yıllarım
Umutsuzca yorgun düştü kollarım
Sırtımı yol ettim, kim nere gitti
Meğer içimdeymiş bütün yollarım
Omuz verdim zulme hesap sor diye
Düzenimi yeni baştan kur diye
Azgınlaşma yeter, daha sözüm çok
Ben yanmadım, sen bir sefa sür diye
Ey gönlüm! Yönünü öte döndürme
Yanasım var daha beni söndürme
İstersen zulmüme bedel kurduğun
Bu darağacından beni indirme
Ben şu Ayten gibi sözü çoğaltmam
Bal sanıp meraktan zıkkımı tatmam
‘Tövbe!’ der geçerim, yanıldığımda
Kendime acırım, çarmıhı çatmam.
Sevgim bedelsizdir, kimseye satmam