Ayten DURMUŞ
I. DERS: SEVEN İNCİTMEZ!
Erdem Okulunda bana dediler:
“ERDEMLİ bir kişi hâli incitmez!
Acısını toplar yen içine kor
Omzundan kırılmış kolu incitmez!
Kimsesiz kimsenin son umut diye
Duaya açtığı eli incitmez!
Bilir hem gövdesi hem kökü vardır
Meyveyi alırken dalı incitmez!
Dünyadan payına düşse zenginlik
Yoksulla paylaşır malı incitmez!
Kamaşmasın diye bakınca gözler
Güneşe gerdiği şalı incitmez!
Gönlüne acıdan yığılsa dağlar
Ufkunu karartan tülü incitmez!
Varlığı kavuran ateş olsa da
Közünü kaybetmiş külü incitmez!
Cahil ağız kinle kırsa gönlünü
Hak yarattı der de kulu incitmez!
Bu hal neye gebe bilmeyiz deyip
İçinde gül bitmiş kili incitmez!
Kendini zincirler öfke anında
Kum gibi savrulup çölü incitmez!
Çare bitti diye, yurdu terk edip
Yollara düşerek ili incitmez!
Sinesine koşan ne varsa sarar
Engin deniz gibi seli incitmez!
Erenler sofraya buyur ederler
Bakar her bir tada dili incitmez!
‘Rabbi, zidni ilmen’ yorgun düşürse (*)
Bilgelik yolunda yılı incitmez!
Bir gün süre dolar, hoşnut olarak
Uzanır tabuta salı incitmez!
II. DERS: SEVEN SEVDİĞİNDEN TELİ İNCİTMEZ!
Dedim ki: ANLADIM, geç oldu biraz
Seven sevdiğinden teli incitmez!
Göklerden sevgiyle inse yağmurlar
Gönüllerde açan gülü incitmez!
Gönül kırmak nedir, kalp yıkmak nedir?
Her sözünden titrer dili incitmez!
Emeğini serer arı benzeri
Petektir kuşatır balı incitmez!
Âşığa hicran yok, bunu bilir de
Sararıp yeşili, alı incitmez!
Kokular getirse canan yurdundan
Yâr eline benzer yeli incitmez!
Sevgi göklerinde tüyden nazlıdır
Mutlulukla uçar yolu incitmez!
Anladım bu işi, geç oldu biraz
Seven sevdiğinden teli incitmez!