Ayten DURMUŞ
Öğüt veren büyükler: ‘Gün akşamlıdır’ derdi
Yaşadım akşamı ben, bunun sabahı var mı?
Gök renkli evrenimin göçtü orta direği
Kutlu bir el dokunup yeni baştan kurar mı?
İçim yanıyor yine sil süpür şu gönlümü
Adım bastığım yerin her tarafı mezar mı?
Düşlerimi alarak kaçıp gitmek istedim
Ben yollarda koştukça koştuğum yol uzar mı?
Başını yumruklayan hayallerim yoruldu
Yatırsam bebek gibi ninnilerle sızar mı?
Sözüme sinen hüzün ‘La tahzen’i duymadı
Duyarsa duygulanıp gözü kan-yaş dolar mı?
Görülmek korkusundan gönlünce ağlamayan
Korkaklar yine benden kahramanlık umar mı?
Göklerden daha yüce gün değmez dağlarımda
Sakladığım volkanda umutsuzluk patlar mı?
Öğret bana ben nasıl ayakta kalacağım
Mirasımı saklayan eğrilmiş bir duvar mı?
Çünkü kitaplarımda sorduğum sorular yok
Senin kitabın benim sorumu cevaplar mı?
Bel bağladım kendine insan diyen herkese
Seslensem ta özümden sözümü duyarlar mı?
Yanıma yoldaş olur sanıp da çağırdığım
Kendisini bana yük ettiğini anlar mı?
Evet, temiz yaşadım başım diktir önümde
Bilmem dünyada herkes dediğine uyar mı?
Tufan gününden önce sağlam yaptım gemimi
Dağlar gibi dalgalar gemimi çalkalar mı?
Gece gündüz çalıştım, ömürlük emeğimdi
Gemime binmeyenler yüreğimi dağlar mı?
Bir oyundan ibaret olmamışken hayatım
Ebeler sobelemiş tüm canlarım yanar mı?
Büyülendi sesimin ahengiyle esen yel
Bülbüller, kanaryalar duysa beni coşar mı?
Bildirdiğim müjdeyi neden anlamıyorsun?
Nedir seni yollarda eğleyen kuşkular mı?
Sen bir gelsen… Aydınlık gelse ruh evrenime
Desem: Söyle yazgımız mutluluğu yazar mı?
Öğüt veren büyükler: ‘Gün akşamlıdır’ derdi
Yaşadım akşamı ben, bunun sabahı var mı?
Var, dediler büyükler; var dediler büyükler!