Ayten DURMUŞ
Hani sen dünyayı değiştirecektin
Kalmayacaktı zulüm yeryüzünde
Evet, gördüm çok şeyleri değiştirdin
Evin, araban, çevren, kasan, tasan
Ve yasan da değişince zulüm kaldı yeryüzünde
Senin yüzünden…
Ben nerede, nasıl yanıldım bilmiyorum
Neden fark edemedim yanlışlarımı
Dönemeyecek kadar mı gittim karaya ak derken
Şimdiyse anladığım yanlışlarımdan
Nasıl dönülür onu da kimseye soramıyorum
Senin yüzünden…
Bir resim yapsaydım, sözleri ufuklar gibi olurdu
Bir beste yapsaydım notaları yaprak rengi boyardım
Oysa ben bir yazarım, şairim biraz
Belki de ben kendime öyle diyorum
Sözler akıyor önümde, ne yazacağımı bilemiyorum
Senin yüzünden…
‘Ben kimim ya da neyim hem neden buradayım?’
Sorma öyle her soruyu bilemiyorum
Her dilde sesler aynı sözler başka olsa da
‘Kalk git!’ dese dünyadan korkusuz biri bana
Umutlarım yüzünden çakılıp yere gidemiyorum
Senin yüzünden…
Sözler diziliyor ağzıma, lanetler okumak istiyorum
Yüz yüze bakacağız diye söylemek istediklerimi
Diziyorum boğazıma, tıkanıyor, yutkunamıyorum
Yoruldum hem de çok ama sen ‘Kalk!’ diyorsun bana
Dizlerimde derman yok, kalkamıyorum
Senin yüzünden…
Hazır olmadığım ölümler geldi başıma
Ağladım, ağıtlar yakamadan ağladım
Silmedi gözlerimi hiç kimse, sen de görmedin
Kâh içime kâh dışıma akan yaşları
Hep nefes nefeseyim bu yüzden hep nefes nefese
Senin yüzünden
Kendini arayanlar bir kibrit çaksın karanlığa
Bulanlar ayrılsın, bulmayanlar arasın…
Ben yaktım tüm ışıkları, kendimi bulamadım
Kimden kime kaçıyorum, bilmiyor değilim
‘Yak kendinle nankörlüğü de yak!’ diyemiyorum
Senin yüzünden…
Hep enginden başladım doruklar kaderimken
Beni göğe kaldıran kanatlarım kavruldu
Çıkmak için bu kör yoldan, bu bataktan, yangından
Sessizce haykırırken gökler dolusu
Kalabalık içinde büyüdü yalnızlığım
Senin yüzünden…
Ey yol bilmez! Ey yola gelmez!
Sırtımdaki kayayı taşımaktan yoruldum
Kırdın dizlerimi çöktüm kendi üstüme
Hangi sözü nerde, nasıl, desem mi, demesem mi?
Diyerek yürüdüğüm yollardaki çıkmazlar
Senin yüzünden!
Dedim hep kendime: ‘Senin yüzünden!