Birinci Bölüm
- Evlendikten sonra, baktım her bayram kaynanamgile gidiyoruz. Bir yıl, iki yıl, sonra dedim ki: Böyle olmaz, bir bayram senin ailene gidiyorsak bir bayram da benim aileme gitmeliyiz. Hem ben mecbur muyum canım her bayram her bayram annengile gitmeye. Benim de dinlenmeye, gezmeye ihtiyacım var. Üç beş gün tatil, onda da hadi bakalım, kaynanaya.
- Ya, dedi diğeri, ay biz de öyleydik, her bayram bir hastalık çıkardım, gitmedik. Şimdi de gidelim falan demiyor.
İlki, kendi annesiyle zaten aynı şehirde oturduğunu ve her zaman görüştüğünü; ikincisi de eşinin, kayınvalide ve kayınpederinin tek çocuğu olduğunu söylemedi.
İkinci Bölüm:
- Ay çocuk doğdu, ne yapayım, kaynanama gel bizde kal diyorum, gelmiyor. Lafa gelince güya oğlunu çok sever.
- Ay ben de çağırdım, bakıcıya güvenemiyorum. Gelseler en azından çocuklar okuldan gelince yanlarında olurlar. Neymiş, geldiğinde yemek, bulaşık, çocuklar için falan çok uğraşıyor, yoruluyor, bel fıtığı nüksediyormuş. Çocuklar biraz daha büyüyünceye kadar gelseler ne olurdu yani? Zaten sonra ben de istemem, gitsin herkes kendi hayatını yaşasın.
- Üçüncü Bölüm:
- Çocuk okuldan gelince, tek başına evde durmaya korkuyor, içeri girince hemen battaniyeye sarılıp yatıyor biz gelinceye kadar. Ev dubleks ama üst kata çıkamıyor. Her kursa gönderdim. Artık onlardan da bıktı, gidecek kurs kalmadı.
- Benimkiler de öyle ne söz dinliyorlar ne laftan anlıyorlar.
Onları dinleyen birisi dedi ki:
- Aile büyüklerinizden yardım alın, onları yanınıza getirin.
İkisi iki taraftan cevap verdi:
- Şimdi onlar gelecek, bir de onlarla uğraşmak zorunda kalacağım. Aman, benden uzak Allah’a yakın olsunlar.
- Fakat çocuklar için onların varlığı çok faydalı olur. Yoksa bir süre sonra psikiyatr kapılarında kuyrukta olursunuz. Bu da yaşayacağınız her türlü zorluktan daha zor bir durumdur, unutmayın.
İkisinin de suratı düştü.
Dördüncü Bölüm
- Benim oğlan evlendi. Çok uzaktan ev tuttular. Araya mesafe koymak istiyorlarmış. Hayatlarına hiç karışmamalıymışız. Onların kendi hayatları varmış, özgür yaşamak istiyorlarmış. Sanki biz onu büyütmek için gecemizi gündüzümüzü, tüm imkânlarımızı sonuna kadar kullanmadık. Ana babalığımızın karşılığı olarak beklediğimiz şey sadece sevgi, saygı, ilgi, vefa idi. Bunun için miydi tüm emeklerimiz?