Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 06.04.2024
Sen bir bahar gözlerken bin umudun kolunda
Uzadıkça uzayan kışların ne suçu var?
Kader adlı masalın arpa boyu yolunda
Gerçeğe dönmüyorsa düşlerin ne suçu var?
Ömür kar topağının dağ başından kopuşu
Sertti gönül teline mızrabını vuruşu
Bin cadının ipiyle uçan talihin kuşu
Başına konmuyorsa kuşların ne suçu var?
Soluk alsan vermekten korkardın bir zamanlar
Geri dönüş yok burda vah-tüh diyen pişmanlar
Sevinmesinler diye gizli-açık düşmanlar
Yüreğine dökülen yaşların ne suçu var?
Süslü giyeceklerle doldurulan makamlar
Kuklacının ipinde sallanır bu adamlar
Suyun başını tutmuş beyin yiyen yamyamlar
Yoksa beyin sahibi başların ne suçu var?
İliğini sömüren asalaklara dolup
Bir mevsimlik değilsin gitme gül gibi solup
Bin ömürlük duana, sevdana talip olup
Gönlünde yer isteyen işlerin ne suçu var?
Sınav denilen süreç çirkin işleri süsler
Bakışını bozmasın düşüncendeki sisler
Bastığın her notadan yanlış çıkarsa sesler
Daha gerisine bak tuşların ne suçu var?
Yerler gökler ayakta ‘âmin’ derken duana
Yaşadığın yanlışta payın var anlasana
Şeytana atılan taş, gelip değmişse sana
Elin sahibine bak, taşların ne suçu var?
Yanlış konup göçmüşse kuşların ne suçu var?